Johann Wolfgang Goethe, 1786-1788 arasında, yaşadığı dönemin azımsanmayacak sayıda aristokrat ve burjuva gencinin yaptığı gibi İtalya seyahatine çıktı. Dönem, Avrupa’da Yunan kültürünün etkisinin yoğun olduğu bir dönemdi ve bu etkinin en güçlü olduğu ülkelerin başında Almanya geliyordu.[1] Goethe’nin hayranı olduğu Winckelmann’ın bu etkide payı büyüktü; ancak Yunan sanatını Roma sanatından üstün gören Winckelmann, pek çok Alman gibi, Türk egemenliğindeki Yunanistan’a hiç gitmemişti. Seyyahlar, Yunan antikitesini İtalya’ya seyahat ederek tanıyorlardı; Winckelmann da bunlardandı. 1755’te yerleştiği Roma’da Antik Çağ sanatı çalışmalarının en önemli aşamalarını tamamlamıştı. Goethe üzerinde etkisi olan bir diğer kişi de babasıdır: Johann Caspar Goethe de gençliğinde İtalya seyahatine çıkmış, 1742’de Frankfurt’a dönmüştü.[2] Goethe’nin onlardan farkı, Sicilya seyahatinde Yunan Antik Çağına ait arkeolojik buluntuları görmesidir.
Goethe’nin seyahati 1786’nın Eylül ayında başlar, 1788’in Mayıs ayında son bulur; ülkeyi kuzeyden güneye katederek Bologna, Venedik, Padova, Verona, Perugia, Napoli ve elbette Roma gibi önemli kentlerin hepsini görür. Venedik’ten hoşlanmış ve orada uzunca bir süre kalmış, pek sevmediği Floransa’da ise daha kısa vakit geçirmiştir. Roma’yı aralıklı olarak iki defa ziyaret etmiş ve uzun süre kalmıştır. İlk Roma misafirliği sırasında kendisi gibi bir Alman olan ressam Johann Wilhelm Tischbein’le tanışır, arkadaş olurlar ve bugün Casa di Goethe adıyla anılan, Via del Corso’daki 18 numaralı evde bir süre beraber yaşarlar. Bu arkadaşlık bir süreliğine yolda sürmüş, Goethe ile Tischbein birlikte Napoli’ye gitmişlerdir. Tischbein orada kalırken, Goethe Sicilya’ya devam eder.
Tischbein, çok etkilendiği Goethe’nin portresini bu dönemde yapmıştır. Bu portre için çalışmaya 1786’nın Aralık ayında başladığı düşünülen ressam önce kalemle kâğıt üzerine desen çalışmış, ancak titizliğinden ötürü bu eskiz aşaması uzun sürmüş, portre Haziran 1787’de hâlâ bitmemiştir. Goethe, portresinin bitmiş halini hiç görmemiştir.[3] Yazar, bu resimde büyük granit parçalarının üzerine uzanmış olarak tasvir edilmiştir. Arka planı belirleyen manzara, Grand Tour seyyahlarının sevdiği bölgelerden Campagna del Roma’ya aittir – bu dönemde sadece Tischbein’ın değil, başka sanatçıların da bu bölgeyi tasvir ettiği bilinir. Caecilia Metella’nın mezar kulesinin ve antik döneme ait başka harabelerin şekillendirdiği bu manzara, Goethe’nin, Euripides’in Ἰφιγένεια ἐν Ταύροις oyunundan esinlenerek yeniden yazdığı Iphigenie auf Tauris’e gönderme olarak değerlendirilebilecek bir kabartmayla ön düzleme bağlanır. Bu kompozisyonda neo-klasik estetiğin etkileri görülmekle birlikte, Goethe’nin romantikler açısından taşıdığı önem de sezilmektedir. Goethe mimarlığa çok önem veriyordu; seyahatin dair izlenimlerini mektuplara döktüğü Italienische Reise (1816-1817’de yayınlandı) isimli eserinden, İtalya’da gördüğü mimari yapıları hayranlıkla izlediği anlaşılmaktadır. Öte yandan Goethe’nin daha İtalya’ya gitmeden önce, 1772'de yayınladığı Von deutscher baukunst adlı risalesinin odağında, Erwin von Steinbach’ın inşa ettiği bir Gotik yapı, Strasbourg Katedrali vardır.[4] Gotik mimarlığa yeniden duyulmaya başlayan ilgi, Goethe’yi bu metni aracılığıyla romantiklere yaklaştıran önemli unsurlardan biridir.
Johann Heinrich Wilhelm Tischbein, “Goethe in der Campagna” (Goethe, Campagna’da) (1786-1787). Stadel Museum, Frankfurt.
[1] Eliza Marian BUTLER, The Tyranny of Greece over Germany: A study of the influence exercised by Greek art and poetry over the great German writers of the eighteenth, nineteenth and twentieth centuries (Beacon Press Hill, 1958) s. 6.
[2] Richard BLOCK, The Spell of Italy: Vacation, Magic and the Attraction of Goethe (Wayne State University Press) s. 49.
[3] John F. MOFFIT, “The Poet and the Painter: J. H. W. Tischbein’s ‘Perfect Portrait’ of Goethe in the Campagna (1786-87)”, The Art Bulletin, Eylül 1983, (65), 3, s. 443.
[4] Dorothea E. Von MÜCKE, “Beyond the Paradigm of Representation: Goethe on Architecture”, Grey Room, Bahar 2009, (35), s. 7.