1943 yazında Peggy Guggenheim genç Jackson Pollock’a Manhattan’daki evi için bir müral sipariş etti. O dönem Pollock pek tanınmıyordu – ilk kişisel sergisini henüz açmamıştı ve sonradan ikonlaşacak damlatma resimlerine başlamasına yıllar vardı. Peggy Guggenheim da aslında Pollock’un yeteneği konusunda tereddütlüydü; zaten bu eser siparişi için kendisini, sanatçının küçük ölçekli çalışmalarının umut vaat ettiğini düşünen asistanı Howard Putzel ile Marcel Duchamp ikna etmişti.
Sipariş için imzalanan sözleşme uyarınca sanatçıya ayda 150 dolar ödenecekti – o dönem için örneğine pek rastlanmayan bir rakamdı bu. Pollock ile ilerde evleneceği ressam sevgilisi Lee Krasner, New York’taki apartman dairelerinde zar zor geçindiklerinden bu paraya çok ihtiyaçları vardı. Fakat sanatçı resme bir türlü başlayamıyordu. Krasner’ın anlattığına bakılırsa, Pollock saatlerce boş tuvale bakıyor, günler haftaları, haftalar ayları kovalamasına rağmen hiçbir ilerleme kaydetmiyordu. Başlarda biraz endişelenen Guggenheim, sonunda iyice telaşlanmaya başlamış ve Pollock’a ültimatom vermişti: Resim, Ocak ayında vereceği partiye yetişmezse aylık ödemeyi kesecekti. Krasner son teslim tarihinden bir gece önce uyumaya gittiğinde Pollock’un hâlâ tuvale dokunmamış olduğunu görmüştü. Sanatçının kariyerinin bittiğinden emindi.
Krasner ertesi sabah uyandığında yaklaşık 50 metrekarelik tuvalin taşkın fırça darbeleriyle dolmuş olduğunu gördü. Beyaz fon üzerinde burgaç gibi dönen mavi, sarı, kırmızı ve siyahlardan oluşan görüntüyü Pollock sonradan şöyle tarif edecekti: “İneklerden atlara, antiloplardan bufalolara kadar Amerika’nın batısında rastlanan her cins hayvanın koşturmacası. Her şey, yüzeyin bir ucundan ötekine akın ediyor”. Pollock tuvali sardı ve son teslim tarihine birkaç saat kala Guggenheim’ın adresine gönderdi.
Jackson Pollock, Müral, 1943.
Peggy Guggenheim ve Jackson Pollock "Müral"in önünde, 1943. Fotoğraf: George Kargar
Pollock uzmanı Ellen Landau bu anlatılanın “müthiş bir hikâye” ve “olağanüstü bir mit” olduğunu söylüyor. Fakat yıllarca bu hikâyenin gerçek olduğu kabul edildi. Lee Krasner’ın malum geceyle ilgili anlattıklarını sonradan Peggy Guggenheim ve Pollock’un baş hayranlarından eleştirmen Clement Greenberg de doğruladı. Steven Naifeh ile Gregory White Smith’in 1989’da yayınladıkları Pulitzer ödüllü Pollock biyografisi Jackson Pollock: An American Saga başlıklı kitap, efsaneyi iyice pekiştirdi. Oysa J. Paul Getty Müzesi ile Getty Koruma Enstitüsü’nün yürüttüğü 2014 tarihli araştırma, hikâyenin abartılmış olduğunu kesin olarak kanıtlayacaktı.
Araştırma ekibi, Pollock’un resminin tek seferde değil birkaç hafta içinde boyanmış olduğunu tespit etti, zira tuval üzerinde farklı uygulama zamanlarına işaret eden kurumuş boya katmanları vardı. Aslında bu, Lee Krasner’ın hikâyesinde açılan ilk gedik değildi: 1998’de MoMa’da açılan Pollock retrospektifinin kataloğunda yer alan bir notta da bu konudaki ciddi şüpheler dile getirilmişti. Ama Getty’nin iki yıl süren analizi, eserin bir gecede yapılmamış olduğunu gösteren bilimsel kanıtları ilk kez ortaya koymuş oldu.
Müral birkaç yıl boyunca Peggy Guggenheim’ın dairesinde kaldı; fakat İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Avrupa’ya geri dönen Guggenheim, 1948’de resmi Iowa Üniversitesi’ne bağışlamaya karar verdi. Ancak, üniversitenin sanat departmanının yöneticisi, büyük tuvalin taşınması için gereken 40 dolarlık nakliye ücretini fazla bulduğu için başta bu işe yanaşmadı. Nihayet iki yıl sonra Pollock mürali Iowa Üniversitesi’ne taşındı.
“Bir gecede yapılan dev resim” hikâyesi bilimsel olarak yıkılmış olsa da, bugün 140 milyon dolar tahminî fiyat biçilen Müral’in ve Pollock’un efsanesi sürüyor.
Iowa Üniversitesi’nde çalışan sanat öğrencileri ve duvarda Jackson Pollock mürali, 10 Ocak 1952. Fotoğraf: Frederick W. Kent.
Abigail Cain’in The Myth of Jackson Pollock, Peggy Guggenheim, and the Masterpiece Created in One Night başlıklı yazısından kısaltılarak çevrildi