Türkiye’nin ilk “güncel” sanat ödülü olma iddiasındaki Full Art Prize’ın yarı finalistlerinin Mayıs ayında açıklanması ve ödülle ilgili etkinliklerin duyurulmasının ardından, sanat dünyasında akaryakıt firmasının imaj tasarımı için sanatı kullanmasını protesto eden sesler yükselmeye başladı (ödülle ilgili detaylı bilgi için e-skop bültende “Türkiye’nin ilk çağdaş sanat ödülü bir akaryakıt firmasından” başlıklı habere bakınız).[1]
“Zulart Prize” mahlasıyla Facebook’ta sayfa açan anonim sanatçı grubu, “bir PR şaheseri” olarak tanımladıkları ödülün ardındaki gerçek saikleri ifşa eden bir manifesto yayınladı. Grup ayrıca, ödül etkinlikleri çerçevesinde, yarı finale kalan sanatçılardan Elmas Deniz, Işıl Eğrikavuk, Özgür Erkök ve Zeren Göktan’ın Tütün Deposu'nda konuşma yaptıkları 5 Haziran günü, "Burası Benzin Depo’su değil", "Depo’yu Full’lemeyin", "Yarışma Değil Dayanışma" gibi sloganların yazıldığı sticker'ları Depo’nun duvarlarına yapıştırdı. Bu protestolar üzerine şirket, diğer ödül etkinliklerinin Depo yerine Salt’ta yapılmasına karar verdi (ödülün jürisinde Salt’ın direktörü Vasıf Kortun da yer alıyor). Fakat protestolarla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.
ZULart’ın “Etiketinde Bal Yazan Kavanozda Turşu” başlıklı protesto metninde şöyle deniyor:
Pilot Galeri’nin fikir annesi olduğu bu yarışma, aynı galerinin yöneticisinin [Azra Tüzünoğlu] sanat danışmanlığını yaptığı AR şirketler grubu tarafından finanse ediliyor. Yarı finalistler arasında bu galerinin iki sanatçısı da yer alıyor. Koleksiyoner olmaya karar veren Ar şirketler grubu CEO’su, şirketinin düzenlediği yarışmada alışılageldiği gibi jüride yer alıyor fakat oy kullanmıyor.
Yarışma iddia edildiği gibi ne İLK, ne de son, ama tartışmasız tam bir PR şaheseri! İngilizce ‘art prize’ tanımlaması, seçilmiş bir izleyici kitlesine ve uluslararası sanat dünyasına göz kırpıyor. Oysa yarışma kendini Türkiyeli genç sanatçı vurgusuyla tanımlıyor.
Sanata ve sanatçıya destek olma iddiasıyla yola çıktığını savunan şirket, yürüttüğü büyük PR kampanyasıyla sanatçıları metalaştırarak aslında sadece pazarı destekliyor. Şirketlerin ve sanat etkinliklerinin finansal kaynaklarını daha fazla sayıda sanatçıya ve yeni üretime daha uzun süreli destek olmak için yönlendirmek yerine, sanatçıları birer reklam ürünü gibi tanıtarak markalarının reklamını yapmaya aktarmasını “sanata destek” olarak konumlandırmayı oldukça problemli buluyoruz.
[…]
Güncel Sanat yakıtını şimdi bir petrol şirketinden alırken, sorma ihtiyacı doğdu: Bu yakıtla nereye?
Sanatın ve sanatçının desteklendiği söylemin arka planındaki PR faaliyetlerinin, kâr-zarar hesaplarının, kariyerist yaklaşımların, rekabet düzeninin, çıkar ilişkilerinin ve çağdaş sanat alanının, muhalif söylemiyle birlikte araçsallaştırılması süreçlerinin tartışmaya açılmasını savunuyoruz.
İşte ZULart’tan İLK çağdaş sanat öğüdü: Yarışma değil dayanışma zamanı![2]
ZULart Prize grubu, sendikalı oldukları için işlerinden çıkarılan ve işe iadeleri talebiyle 20 Haziran günü Borusan’ın Beyoğlu’ndaki kültür merkezini işgal eden 41 Borusan işçisiyle de dayanışma içinde olduklarını, “işçilerin işlerinin iade edilmemesi durumunda sendika düşmanı Borusan’ın Kültür ve Sanat Evi'ni süresiz boykot edeceklerini” açıkladı.[3]
Full Art Prize’a yönelik protestolar, geçtiğimiz yıllarda Meksika Körfezi’nde büyük bir çevre felaketine yol açan akaryakıt firması BP’nin kirli imajını düzeltmek için sanat ve kültür etkinliklerine sponsor olmasının protesto edildiği İngiltere’deki eylemlerle parallelik taşıyor. İngiltere’de de sanatçılar, BP’nin başta Tate müzeleri olmak üzere kültür kurumlarından elini çekmesi için çeşitli gruplar kurmuş ve eylemler yapmışlardı (detaylı bilgi için e-skop bültende “BP ve sanat” etiketli haberlere bakınız.) ZULart Prize grubunun, şirketlerin PR faaliyetlerine sanatı alet etmelerini protesto etmekle kalmayıp Borusan işçilerine de destek vermesi, sanat alanı dışındaki çalışan kesimlerle de dayanışma gösteren Occupy Museums eylemlerine benzer daha kapsamlı bir protestonun filizleneceği konusunda umut veriyor.[EG]