"Dünyanın Kökeni" O mu? Courbet'nin Ünlü Resminin Diğer Yarısının Bulunduğu İddiası

13/2/2013 / skopbülten

Gustave Courbet’nin bir kadın modelin cinsel organını cüretkâr bir açıklıkla betimlediği meşhur tablosu L’Origine du monde (Dünyanın Kökeni), yapıldığı 1866 yılından beri görenleri şok etmeye devam eden bir yapıt. Fakat geçenlerde amatör bir koleksiyonerin 2010’da bir eskiciden 1884 dolara satın aldığı bir tablonun bu resmin diğer yarısı olduğunu keşfetmesi daha da büyük bir şoka neden oldu. Bu, imzasız bir portreydi, ancak ismini açıklamayan koleksiyoncu tablodaki Courbet’ye özgü fırça darbelerini ve üslubu fark etmişti: dolgun ve siyah saçlarıyla çevrelenmiş başını, geriye doğru atmış modelin sıcak ve hareli tonlardaki teni ve kas yapısının ayrıntılı betimlenişi. Ayrıca, daha dikkatli bir inceleme sonunda tuvalin kenarlarının kesilmiş olduğunu ve L’Origine du monde tablosunun ölçüleriyle uyuştuğunu da saptamıştı. Araştırmasını derinleştiren koleksiyoner, portreye modellik yapan kadının, aynı zamanda sanatçının metresi ve L’Origine du monde dışında pek çok resmine konu olan İrlandalı model Joanna Hiffernan’dan başkası olmadığını ortaya çıkardı. Ancak Telegraph’da yer alan habere göre portrenin sahibinin bu açıklamalarına ve ileri sürdüğü kanıtlara kimi uzmanlar şüpheyle yaklaşıyor. Öte yandan Center for Analysis and Research in Art and Archeology bu iddiayı destekliyor ve yapıt Courbet kataloğuna eklenmiş durumda. Ayrıca Courbet uzmanlarından Jean Jacque Fernier tablonun orijinalliğini onaylayanlardan ve Paris Match’e yaptığı açıklamada, “Bu çok önemli bir buluş. Nihayet Courbet’nin resmi bir yüze kavuştu,” diyor. Courbet’nin resmi ikiye bölmüş olmasının nedeninin Hiffernan adına bir skandala yol açmamak olduğu düşünülüyor; ne de olsa kadın cinsel organının bu derece gerçekçi  bir biçimde resmedilmesi, alışılmış değildi. Öte yandan Courbet’nin aynı dönemde yaptığı ve Hiffernan’nın tüm bedenini gösteren nü çizimi, L’Origine du monde’un o eksik parçasının aslına kavuşmak üzere bir yerlerde beklediği olasılığını kuvvetlendiriyor.

 

                                 

 

Yine de Courbet Müzesi’nin baş küratörü Frederique Thomas-Martin, bu tablonun Courbet’ye ait olduğu fikrine şüpheyle yaklaşıyor ve Fransız Ulusal Müzeler Birliği’nden herhangi bir resmi açıklama gelmediğinin altını çiziyor. Ek olarak Musée d'Orsay, yapılan testlerle en iyi ihtimalle, o dönemde yaygın olarak kullanılan aynı pigment ve fırça tiplerinin saptanabileceğini, ancak, iki resmin bir zamanlar bütün olduğunun, hatta aynı sanatçının elinden çıktığının kanıtlanamayacağını söylüyor. Müzenin bir sözcüsü, “Bu tabloda kullanılan pigment ve tuval, endüstriyel ürünler; dolayısıyla, L’Origine du monde’un teknik özellikleri, o dönemde üretilen yüzlerce yapıtta görülebilir,” diyerek şaibeleri güçlendiriyor. Bir diğer itiraz da Le Monde gazetesinde köşe yazarı olan sanat eleştirmeni Philippe Dagen’den geliyor: “Paris Match’de yer alan haberde gördüğüm fotoğraflardan anladığım kadarıyla, üsluplar bile tutarsız. Kanımca ışık da, dokunuşlar da, modelin teninin dokusu ve renk paleti de homojen değil. Bu portre gerçekten Courbet’ye ait olsa bile, kesinlikle daha önceki çalışmalarından biri.” Fransa Kültür Bakanlığı da, yeni bulunan tablo üzerinde devletin resmi laboratuvarı C2RMF’de çapraz testler uygulayamayacaklarını, çünkü yapıtın herhangi bir ulusal Fransız müzesine ait olmadığını belirtti.

 

               

                               Tablonun orijinalliğini onaylayan Jean Jacque Fernier


                    

                                  Gustave Courbet, L'Origine du monde, 1866

 

L’Origine du monde’u konusu kadar ilginç kılan bir diğer unsur da, tabloya sahip olanların kişilikleriydi. Tablonun ilk sahibi, Courbet’nin zamanında Paris’te görev yapan Osmanlı diplomatı Halil Şerif Paşa’ydı (1831-1879). Hatta bir iddiaya göre tabloyu Courbet’ye bizzat o sipariş etmişti. Halil Şerif Paşa, Kahire’de doğmuş ve Fransa’da eğitim görmüş varlıklı bir kişiydi. Öğrencilik yıllarında sanatla ilgilenmeye başlamış ve sonrasında Paris’e yaptığı yolculuklarında çeşitli tablolar satın almaya başlamıştı. Asıl tutkusu erotik resimlerdi ve Paris gazetelerinin köşe yazarları onu "Asyalı zevk düşkünü", "Boulevard des Italiens’in Sardanapalus’u", "şakacıktan diplomat", "Osmanlı dandy’si" diye sıfatlandırmışlardı.[1] Halil Şerif Paşa’nın koleksiyonunda yer alan bazı isimlere gelirsek: Backhuysen, Boucher, Huysum, Watteau yanında Corot, Courbet, Decamps, Delacroix, Diaz, Ingres, Isabey, Rousseau ve Troyon. Aralarında sanat tarihinin birkaç şaheserinin de bulunduğu böylesine bir koleksiyon kuran Halil Şerif, kuşkusuz gelmiş geçmiş ‘en büyük Türk’ koleksiyoneri sayılır. Bu koleksiyon için Théophile Gautier, “daha önce hiçbir Müslüman böylesi bir koleksiyon oluşturmamıştı,” diyordu. Gautier, Baudelaire’in yakın arkadaşıdır ve onun edebiyatını  etkilemiştir. Modernist estetiğin “sanat sanat içindir” şiarını ortaya atan odur. Romantizmin Tarihi[2] başlıklı kitabı 1975’de bizde de ders kitabı olarak basılmıştır. Kısacası, vakt-i zamanında Paris’in en önemli sanat adamıdır. Halil Şerif’in danışmanlığını yapan, onu ressamlarla tanıştıran ve nihayetinde onun müzayede kataloğunu da hazırlayan Gautier’dir.

Şaşaalı yaşam ve kumar tutkusu nedeniyle sıkıntıya düşen Halil Şerif Paşa, Viyana’ya elçi olarak atanmadan önce 1868’de Paris’te düzenlenen bir müzayedeyle koleksiyonunu satışa çıkarmıştı. Bu müzayedede satılan L’Origine du monde’un ilk sahiplerinden biri erotizm tarihinin ve erotik edebiyatın büyük ismi, sürrealist Bataille’dır. Daha sonra ise “arzu”nun çağdaş flozoflarından  Jacques Lacan’ın Guitrancourt’taki kır evinde görülür. Şimdi ise, Musée d'Orsay’ın ikonudur. [AA, NÖ, silent lotus]

 

Halil Şerif Bey [3]

Tarihe uluslararası anlamda Türk asıllı en önemli resim koleksiyoncusu olarak geçen diplomat Halil Şerif Bey 1831 yılında Mı­sır’da doğdu. Babası Osmanlı Hâriciye Nezâreti'ne bağlı çalışan Mehmed Şerif Pa­şa’ydı. 1843-49 yılları arasında Paris'te eği­timini tamamladıktan sonra Hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın sekreterliğini yaptı. 1855 yı­lında Uluslararası Paris Sergisinde Mısır Hükümeti adına komiserlik görevini yürüt­tü ve sonrasında Sadrazam Âlî Paşa'nın Sul­tan Abdülmecid’e tavsiyesi ile Hâriciye Ne­zâreti kadrosuna alındı. 1856-61 arası Atina Elçiliği ve 1864’e kadar da Saint Petersburg Elçiliği görevini yürüttü. Saint Peters­burg’da bulunduğu sırada frengi hastalığına yakalandı ve büyük bir moral bozukluğu içinde diplomatlık görevinden istifa ederek 1865 yılında Paris'e yerleşti.

Babasının ölümünden sonra kendisine kalan büyük miras ile çılgınca nitelenecek bir hayat sürmeye başladı. Bir yandan ku­mar tutkusu, diğer yandan da dönemin en ünlü ressamlarının eserlerini, olabilecek en yüksek fiyatlarla toplaması yüzünden bütün servetini kısa zamanda tüketti. Ocak 1868’de tamamen parasız kalınca elindeki tabloları Paris'te düzenlenen üç günlük bir müzayedede satmak zorunda kaldı. Yazar Théophile Gautier'nin önsö­zünde "Bir Müslüman çocuğunun oluş­turduğu bu eşsiz koleksiyon saf elmaslar değerinde ve en büyük müzelere konacak önemde eserler içermektedir," vurgusuyla çıkan ve büyük yankı uyandıran müzayede kataloğunda listelenen toplam 108 eser arasında, Gustave Courbet'nin "Uyuyan Kadınlar" ve "Tilki", Dominique Ingres'nin "Türk Hamamı", "Uzanmış Venüs", Théodore Rousseau'nun "Kestane Ağaçlı Yol" gibi birbirinden ünlü başyapıtları bulunmaktaydı. Koleksiyonun satışından sonra İstanbul'a dönen Halil Bey, 1870-73 yılları arasında Viyana Büyükelçiliği göre­vine atandı; daha sonra yaklaşık altışar aylık süreler için Hâriciye ve Adliye Na­zırlıkları görevine getirildi. 1879 yılında tekrar Paris'e Büyükelçi olarak atandığın­da, çökmüş ve hasta durumdaydı. Yeniden alevlenen kumar tutkusu pençesinde iki yıl sonra Paris'te yaşama veda etti.


                 

             Halil Şerif Bey, fotoğraf Anthony Samuel Adam-Salomon, 1868, Paris, imzalı, ithaflı

 

Halil Şerif Bey'in dönemi için son de­rece ileri düzeydeki sanat merakını ölüm­süzleştiren eser ise ressam Gustave Courbet'ye 1866 yılında özel olarak sipariş et­miş olduğu L'Origine du Monde (Dünyanın Kaynağı = yakın plan kadın cinsel organı) adlı tabloydu. Halil Bey tarafından sessiz­ce elden çıkarılan ve bir asırdan fazla bir zaman kaybolmuş zannedilen bu resim, 1995 yılında tekrar bulundu ve Paris d'Orsay Müzesi tarafından satın alınarak Courbet'in başyapıtları arasında sergi­lenmeye başladı.

Böylesine önemli bir koleksiyoncunun bu portresini de, doğal olarak dünya fo­toğraf tarihinin en büyük ustalarından birisi, Parisli sanatçı Adam-Salomon çek­miştir. Aynı zamanda heykeltıraş olan ve günde sadece iki saat boyunca açık kalan stüdyosunda kendi seçtiği müşterilerinin çekimlerini yapan Adam-Salomon, stan­dart ölçülerde bir portre için tam 5 Napolyon altını ücret almaktaydı. Halil Şerif Bey, sefahate ve rahat yaşama düşkünlü­ğünü çok başarılı bir şekilde ifade eden bu fotoğrafını 39 Ekim 1868 tarihinde dostu Ali Bey'e ithaf etmiştir.


Haber Kaynakları:

http://hyperallergic.com/64796/other-half-of-courbets-infamous-origin-of-the-world-discovered-in-paris/

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2275096/Gustave-Courbets-The-Origin-World-Amateur-art-lover-pays-1-200-painting-Paris-junk-shop--discover-missing-infamous-masterpiece-worth-35MILLLION.html

http://www.telegraph.co.uk/culture/art/9860793/Has-the-head-of-The-Origin-of-the-World-been-found.html

 


[1] http://www.milliyet.com.tr/2002/01/15/pazar/yazulku.html

[2] Théophile Gautier, Romantizmin Tarihi, çev. Dr. Necdet Bingöl (İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Kitaplığı, 1975)

[3] Bahattin Öztuncay, Hatıra-i Uhuvvet: Portre Fotoğraflarının Cazibesi: 1846-1950 (İstanbul: Aygaz, 1975), s.102, 103


Dünyanın Kökeni, Halil Şerif Bey, Courbet