Bir Doğal Yaşam Alanı Olarak AVM

14/7/2016 / skopbülten

J.G. Ballard’ın distopik romanından uyarlanan Gökdelen filminden, gökdelenin terasındaki bahçede ata binen bir apartman sakini

 

Nata Holding, Ankara Mamak’taki Nata-Vega Alışveriş Merkezi’nin bodrum katında hayvanat bahçesi inşaatına başladı. 2011 yılında açılan Nata-Vega Outlet, Türkiye’nin en büyük AVM’si olarak tanımlanıyor ve hayvanat bahçesi inşaatının başladığı eksi ikinci katında halihazırda 98 metre uzunluğunda bir akvaryum barındırıyor.

Evcil olmayan hayvanların yaşam ortamlarından koparılıp sınırlı park alanlarında veya kafeslerde tutulduğu hayvanat bahçeleri dünyanın dört bir yanında protestolara neden olurken, güneş ve toprakla temasın bile olmadığı bir yapı içine hayvanat bahçesi açma fikri şimdiden infial uyandırmış durumda. Daha önce hayvan hakları konusunda AİHM’e başvuruda bulunmuş olan Avukat Sedat Vural, AVM içine hayvanat bahçesi açılmasının UNESCO Hayvan Hakları Bildirgesi’ne ve Hayvan Hakları Yasası’na aykırı olduğunu söylüyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan ise bu konuda şöyle diyor:

Önce hayvanların doğal ortamlarını bozuyorlar, yapılaşmaya açıyorlar, sonra AVM yaparak tüketim odaklı rant aracına dönüştürüyorlar, hayvanları da bunun bir aracı haline getiriyorlar. AVM içerisinde, doğal yaşam ve hayvanat bahçesi olmaz, bunu düşünmek akla ziyan bir durumdur. [...] Orta Amerika'da hayvanlara kafeslerde işkence ortamı olmasın diye hayvanat bahçeleri kapatılıyor, artık dünya hayvanat bahçeleri konseptini terk ediyor. Türkiye’de ise hayvanları meta haline getirerek üstlerinden daha fazla para kazanmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Geçtiğimiz Mayıs ayında, ABD’deki bir hayvanat bahçesinde, yanına bir çocuğun düşmesi üzerine öldürülen goril Harambe tüm dünyada protestolara neden olmuştu. Temmuz ayı başında ise İstanbul’da, kapatılan Arena Sirki’nin bir AVM’nin bahçesinde terk ettiği bir aslan ve bir ayı bulundu, sirkte çalıştırılan diğer egzotik hayvanların akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.

 

 

                                                                       *

John Berger, 1980’de kaleme aldığı “Neden Hayvanlara Bakıyoruz?” başlıklı yazısında, hayvanat bahçelerinin modern müzelerin kuruluşuyla aynı mantığı paylaştığını söylüyordu: “19. yüzyıldaki kamusal hayvanat bahçeleri de modern sömürgeci gücün kanıtlarıydı. Hayvanların yakalanıp tutsak edilmesi, bütün uzak ve egzotik toprakların fethini simgeliyordu.” Berger’e göre hayvanat bahçelerinin kuruluşu, hayvanların gündelik hayattan kayboldukları, “görünmez” oldukları bir dönemin başlangıcına denk geliyordu. Günümüzün kentlerinde ise hayvanlar, yaşam alanlarının gitgide işgal edilip daraltılması sonucunda insanlara hiç olmadıkları kadar yakın hale geliyorlar: Kirletilen ve doldurulan denizlerde yuva bulamayan martılar, sokak aralarında kedilerle yan yana çöpleri karıştırıyor, yüksek binaların çatılarına yuva kuruyorlar; daha birkaç yıl öncesine kadar yabani zeytinlikler arasında yaşayan domuzlar, yeni inşa edilmiş sitelerin bahçelerinde yiyecek arıyor. Günümüzün kentlerinde hayvanlar, savaşlarla evleri yıkılan birer mülteci. [EG]

 

Each year more animals depart.
only pets and carcasses remain,
and the carcasses living or dead
are from birth
ineluctably and invisibly
turned into meat.
"I believe it's completely feasible,"
said Bob Rust
of Iowa University,
"to specifically design
an animal for hamburger."

Elsewhere
the animals of the poor
die with the poor
from protein insufficiency.

Now that they have gone
it is their endurance we miss.
unlike the tree
the river or the cloud
the animals had eyes
and in their glance
was permanence.

JOHN BERGER ("They Are The Last")

 

Kaynaklar:

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi [e-posta üzerinden] 

http://www.megasite.com.tr/ankara-natavega-avmye-hayvanat-bahcesi-geliyor/

http://t24.com.tr/haber/istanbuldaki-avm-bahcesinde-aslan-ve-ayi-bulundu,349222

http://www.e-skop.com/skopbulten/pasajlar-modernligin-abideleri-muzeler-hayvanat-bahceleri/1316

 

başka hayvanlar