Berlin'de Sokak Sanatı Satılığa Çıktı

26/5/2013 / skopbülten

Berlin’de sokak sanatı adına garip şeyler oluyor. Berlin Art Parasites’daki bir habere göre Street Art 4 Sale adlı bir oluşum gözlerine kestirdikleri graffitileri yerlerinden söküp çalarak Facebook üzerinden satmaya başlamış. “Güvenlik” nedeniyle anonim kalmayı tercih eden bu uyanık girişimci grup, sokak sanatının kime ait olduğu sorusu üzerinden dönen tartışmaları bir adım ileri götürmüş gibi. Kendilerine göre son derece haklı olan grup yaptıklarının hırsızlık değil, aksine kamuya hizmet olarak tanımlanması gerektiğini iddia ediyor.

Berlin Art Parasites’ın muhabiri olup biteni daha iyi anlamak için bu yeni tür sanat simsarlarının başındaki kişiyle iletişime geçmiş. Bu maskeli simsarın aklına bu girişimci fikir ilk olarak Vigilante Vigilante adlı belgeseli izledikten sonra gelmiş. Belgesel kentleri sokak sanatı ‘kirliliğinden’ arındırmaya ant içmiş bir grubun öyküsünü anlatıyor. Satış kısmı için ilham veren ise Exit Through the Gift Shop olmuş. Yönetmenliğini Banksy’nin yaptığı ve kimilerine göre Banksy’nin provokasyon amacıyla kurguladığı belgesel sokak sanatının bir yandan kökenlerini araştırırken, bir yandan da nasıl ticari bir metaya dönüştürüldüğünü ve nasıl pazarlandığını gözler önüne seriyor. Bu belgesel sayesinde de vandalizm mücadelesini nasıl paraya dönüştürebileceğini öğrenmiş. Eserlerini çaldığı sokak sanatçılarıyla satış sonrası herhangi bir bağlantı kurup kurmadığı sorusuna ise şu yanıtı vermiş: “Benim işim sanatçılarla değil. Daha önce de belirttiğim gibi, yaptıkları bana göre kanunsuz bir iş, bir çeşit vandalizm ya da sokağa çöp atmaktan farksız bir suç. Üstelik sokak sanatçılarının pek çoğu sokağı bir çeşit tanıtım aracı olarak kullanan insanlar. Yeteri kadar ünlendiklerinde galerilerle anlaşıyor ve daha sonra bu yaptıklarını gayet büyük meblağlara satıyorlar zaten. Örneğin Prost, Alias, C215, Just, el Bocho bunlardan bazıları. İşledikleri suç karşılığında bu insanlara bir bedel ödemem gerektiğini de düşünmüyorum. Nasıl ki birileri insanların sokağa attığı (ki yasadışı çöp atmaktır bu) eski eşyalarını toplayıp satar, ben de sanatçıların sokağa bıraktıkları bu sahipsiz eşyaları toplayıp satıyorum. Yani kalkıp da eski sahibiyle iletişime geçip ona bir pay vermem gerekmiyor. Sonuç olarak, benim yaptığım yasadışı olarak sokağa atılmış sahipsiz sanat eserlerini ortalıktan kaldırmaktan başka bir şey değil.”

 

 

sokak sanatıyla bir tutulan çöpler

 

 

 ve "çöp" olarak adlandırılan sahipsiz bir "eşya"nın satıldıktan sonraki muhtemel görünümü

 

Sanatçının sanatını sergilemek için kamusal bir alanı tercih etmiş olmasının, yaratı dünyasını dört duvar arasına hapsetmek yerine tüm halkla paylaşmasının altında salt şöhret arzusunun yattığını düşünmek oldukça sorunlu bir yaklaşım. Keza sokağa atılmış eski bir mobilya parçasıyla bir tutmak da öyle. Yasak olanı belirlemede kimin tarafını gözettiği aslında sorgulanması gereken bir erk anlayışı ardına sığınarak asıl vandallığı yapmak ne yazık ki modası geçmeyen bir taktik. Aynı biçimde sağlam dayanaklar göstermeden halkın ne istediği konusunda yanıltıcı yargılarda bulunmak da öyle. Kaldı ki geçtiğimiz aylarda Londra’nın bir semtinde Banksy’e ait ünlü bir duvar resminin yerinden sökülüp satışa çıkmasına karşı yerel halk ortalığı ayağa kaldırmış, sokak sanatlarına sahip çıkmış ve halkın ne istediğini gayet iyi göstermişti.[1] Berlin halkının nasıl bir tepki vereceğini de bekleyip göreceğiz. [NÖ]

 

 

 Kaynak:

http://www.berlin-artparasites.com/opinion/street-art-4-sale-one-mans-art-another-mans-treasure-1094