Uluslararası Mimarlar Birliği’nin (UIA) 25. Dünya Kongresi “Architecture Otherwhere” (Başka Yerin Mimarlığı) temasıyla 3-7 Ağustos tarihleri arasında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Durban kentinde gerçekleşiyor.
“Esneklik, Çabuk İyileşme Gücü”, “Ekoloji”, “Değerler” alt temaları etrafında örgütlenen program Güney Afrika Cumhuriyeti özelinde, esasen tüm Afrika’nın acil çözüm bekleyen konut, altyapı, istihdam ve sosyal gelişim sorunlarını ekonomi-politikle derin bağları üzerinden yeniden ele almayı hedefliyor.
Program, mimariyi, kıtanın tüm insanlarının ulaşabileceği, mevcut sorunları ve Afrika uzamını tartışabileceği birleştirici, evrensel bir dil olarak tarif ediyor ve katılımcıları, yani “ötekiler”i, mevcut mimari hegemonyaya meydan okuyarak “öteki”ne dair esin verici / başka / alternatif yollar ve bakış açıları geliştirmeye davet ediyor.
UIA, kongre kapsamında, “Otherwhere” (Başka Yer) çağrısına paralel olarak, Mart ayında “Utopia and/or Happiness - in Your Own Otherwhere” başlıklı bir de uluslararası mimari fikir yarışması açmıştı. Türkçeye “Ütopya ve/ya Mutluluk - Sizin Kendi Başka Yerinizde” başlığıyla çevrilebilecek yarışma metni Thomas More’un Utopia’sından bir Amaurot tasviriyle başlıyor; ardından 19. yüzyıl Fransız yazarı Stendhal’in “güzellik ve mutluluk” tarifine ve Lev Tolstoy’un “mutluluk” kavramına değiniyor.
“Mutluluğun doğuşuna olanak tanıyan güzellik” diyor Stendhal “düşünceyi evrensel olarak onurlandırır, özgürleştirir ve hayal gücünü teşvik eder”. Tolstoy ise mutluluğun ancak paylaşıldığında gerçekleşebileceğini salık veriyor.
Son olarak “Be a dreamer” diyor metin; “Hayalci olun!”
Uzamın ve zamanın her bir hücresine kadar finansallaştığı, inşa etmenin artık bir yıkıma dönüştüğü, dünyaya ve insanlığa dair bütün umutların sönmekte olduğu küresel savaş döneminde, mutluluktan, ütopyadan, olmayan o başka yerden, hayal gücünden bahsetmek ilk bakışta ahmakça bir hayalcilik gibi görünebilir. Fakat, öte yandan, ne kadar zor olsa da, bu yıkımı, yaratıcı enerjinin karanlık yüzü, yaşamın çelişik yanı olarak kabul edip süreci tersine çevirmenin, fırtınayı arkamıza alarak bu ivmeyle yaratmaya yönelmenin yolunu da açabilir.
Peki mimarlık, dünyayı ve toplumsalı tüm boyutlarıyla değerlendirmede ve dönüştürmede; başka / alternatif varoluş yolları keşfetmede ve yaratmada öncü, kurucu bir güç, bir mecra olabilir mi?
2014 Durban, mimarlığın, uzamsal ve formal olduğu kadar politik, ideolojik, ekonomik ve kuramsal bir mecra da olduğunu tüm boyutlarıyla ele almayı; düşünceyi ve eylemi dönüştürmede, “bilme”nin ve “eyleme”nin “başka” yollarını keşfetmede üstlenebileceği öncü rolü ve çok sesliliğini ispat etmeyi hedefliyor.
Bunu yaparken sadece mimarları değil, diğer tüm disiplinleri de bu çok sesli ortamı yaratmaya davet ediyor. Afrika’nın geleceği üzerine düşünen entelektüellerden yenilikçi mimarlara; şehir plancılarından ekolojistlere ve evrim düşünürlerine; yazarlardan filozoflara, film yapımcılarına; sanatçılardan hükümetlere; akademik alanda çalışan mimarlardan gecekondu sakinlerine 2014 Durban, Afrika üzerinden Gezegeni, insanların Gezegende var olmasının “başka” yollarını, bu başka varoluşların uzamlarını, yeni dünyalarını keşfe çıkıyor... Ve yeni, tümüyle yeni, bir paradigmayı, yeni bir değerler sistemi önermesini hayal etmeye koyuluyor...
Kapitalist medeniyet sonuna doğru koşarken, insanlığın kadim yurdu sevgili Afrika Ana, yüzyılların bilgeliğini Dünya bilincine yeniden üflüyor...
Mama Afrika bizi çağırıyor! Çok yaşa Afrika!
Kaynaklar:
http://www.uiaregion2.org/index.php?option=com_content&view=article&id=110
http://www.uia2014durban.org.za/index.htm
http://www.uia2014durban.org.za/about_the_event/uia2014_in_south_africa.html