Adnan Çoker'i Kaybettik... "Çoker Üzerine" - Sezer Tansuğ (1988)

25/8/2022 / skopbülten

Adnan Çoker, 1952 

 

Paris’teki Goetz atölyesinde devlet burslusu olarak sürdürdüğü çalışmaları 1950’li yılların sonunda tamamlayan Adnan Çoker, Akademi eğitim kadrosu içindeki eğitici etkinliğini öncü sanat akımlarının sürekli bir yandaşı olarak bugünlere getirmeyi başarmıştır. Adnan Çoker’in 1953 ve 1954 yıllarından başlayarak soyut sanat alanında ortaya koyduğu çabalar, aynı yıllarda soyut akımların ateşli bir savunucusu olan Nuri İyem ve Ferruh Başağa’dan daha ileri bir düzeyi amaçlayan, başka bir deyişle, bu alanda eskimişi değil, güncel olanı, akım yeniliklerini izleyen bir tutuma bağlı görünüyor. ABD’de 1940-1960 yılları arasında geçerli ve uzun ömürlü sayılabilecek bir akım olan soyut ekspresyonizmin etki alanı Paris yoluyla Türk sanat çevrelerine de uzanıyor ve müzik eşliğinde spontane bir resim aksiyonu olarak uygulanan özgür resimsel davranış Adnan Çoker’in öğrenciler arasında da yaygınlaştırmayı başardığı bir önem kazanıyor. Çoker’in 1950’li yıllarda yeni ve modern bir boyut kazanan tarihsel kökenlere bağlılık, ulusal-yerel biçim iradesinin çağdaş resim sentezlerine kazandırabileceği yeni değerler üstüne, önemli bir bölümü tarafımızdan ileri sürülen tezlere de belli bir ölçüde rağbet ederek, kaligrafi (hat) geleneğinin spontan, meşk aksiyonlarına uygun çalışmalar içine girdiği de görülüyor.

[…]

 

Adnan Çoker, 1962

 


Adnan Çoker, 1963

 

Adnan Çoker sonraları hem bazı genç üslup değerlerini eğitip yüreklendirmesi, hem de avant-gard (öncü) tutkularını yitirmeden sürdürmüş olmasına karşın, üslup gelişimi içinde ulaştığı belli birtakım değerlerin geometrik simetri çerçevesi içine sıkışmış olarak da görülebilir. Yerel mimarinin kemer ve kubbe biçimlerinden esinlenerek gerçekleşen bu yeni düzen şeması 1960’lı yılların sonlarında ortaya çıkmıştır. Mistik denebilecek bir ışıklandırma sisteminin mordan beyaza ulaşan degrade renklendirme yöntemi genelde simsiyah bir fon üzerinde simetrik biçim oluşumlarına kazandırılmak istenen müzikal bir ritm akışına ulaşır, ancak içerik yönünden vurgulanmak istenen transendent amacın gerçekleştiği kuşkuludur.

[…]

 

Adnan Çoker, 1979 

 

Türk resmi üstüne bazı bilimsel çalışmaları bir süre birlikte sürdürdüğümüz Adnan Çoker’in şematik titizliği, olaya ancak bir katalog sorunu olarak yaklaşabilmesi doğal olarak anlaşmazlığa varmıştır. Yararlı olmakla birlikte kapsamı sınırlı olan monografik ya da toplu katalog çalışmalarıyla Çoker’in gene de Akademi içinde önemli bir boşluğu dolduran katkılarından söz edilebilir. Bazı yazarlık deneylerini ikinci eşi ressam Canan Baykal’ın bu yoldaki atak davranışlarına borçlu olduğu konusunda bazı izlenimlerim vardır. 19. yüzyıl sonu Osmanlı primitif ressamlarının tümüyle fotoğraftan yararlanmış olduklarını bir rastlantı ve önemsiz, kısa bir araştırma sonucu keşfetmiş olmayı, kendisiyle eşitçe paylaşmak istememe karşın, bu konuda giriştiği hırslı davranışın temelinde de gene aynı eşinin olduğunu düşünüyorum. […]

 

Sezer Tansuğ, Türk Resminde Yeni Dönem (İstanbul: Remzi Kitapevi, 1988) s. 42-45.