"Yeryüzünün Sınırları" Karşı Sanat’ta

3/2/2016 / skopduyuru

 

 

Savaş, göç ve sınırlar: İnsanoğlunun yeryüzündeki deneyimini belirleyen ortak acılar. Özellikle 2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasından sonra daha da korkunç bir hal alan mültecilik, sürgün, göç gerçeği, tüm dünya için giderek derinleşiyor. Yaşanan büyük insani dram, ekonomik ve ideolojik nedenlerle farklı olana tahammülsüzlük, yabancı olanı reddetme gibi halleri de beraberinde getiriyor. Oysa bugün dünyanın pek çok yerinde yüz binlerce insan yerinden edilme tehlikesi ile karşı karşıya.

İnsanların mekânda ve kültürler arasında zorunlu ve kitlesel hareketliliği yeryüzünde yaşamın dokusunu bütünüyle değiştiriyor. Duyusal haritalar değişiyor; aidiyet hissi zedeleniyor, belki de bütünüyle yok oluyor. Sınırsız bir dünyanın özlemi, mülteciler için devletlerin fiziksel sınırlarında bir ölüm kalım savaşı olarak sahneleniyor. Sınırı geçebilenler için bu kez acı dolu bir alışma süreci başlıyor. Çünkü insanlar göçerken pek çok şeyi geride bırakıyor. Yanlarına ise travmalar, adaletsizlik duygusu, gelecek kaygısı gibi ağır yükler kalıyor. Buna karşın “köksüzlük” yaratıcılığı, yeni direniş ve ifade biçimlerini de tetikliyor. Yeryüzünün sınırları belirsizleşiyor.

 

 

Khadija Baker, My Little Voice Can’t Lie (Bu Cılız Sesle Yalan Söyleyemem), 2009-2012

 

Karşı Sanat’ta, 11 Şubat’ta açılacak Yeryüzünün Sınırları başlıklı sergi, bu ortak acılara, tekil sanatçı deneyimleri içinden bakmayı deniyor. Yeryüzündeki hareketlilik, söz konusu sürecin tanığı ve bir parçası olan sanatçılar tarafından nasıl deneyimleniyor? Göçün etkisi altında değişen mesafeler ve koordinatlar, bellek ve tarih algısı, kimlik ve alışkanlıklar, özlemler ve umutlar sanatta nasıl ifade buluyor? Bedenin, belleğin, kimliğin, acının, yaşamın sınırları nereden geçiyor? Sanat giderek aşınan aidiyet duygusunu ve aşılan sınırları anlamlandırmanın bir aracı olabilir mi? Hepimize ait olan yeryüzünde ortak bir yaşam kurma umudunu sürgünün gölgesinde nasıl büyütebiliriz? Yeryüzünün Sınırları işte bu sorular üzerine düşünen, farklı göç yollarından geçmiş sanatçıları bir araya getiriyor. Devleti ve şiddeti, yası ve travmayı, nihayet direniş ve sağaltma mekanizmalarını içeren bir tartışmaya davet ediyor. Bu uçsuz bucaksız tartışma sergide biçimsel olarak, bağlar, düğümler, örgüler, pasajlar, geçitler olarak göze geliyor.

 

 

Vooria Aria, İsimsiz, 2016

 

Yeryüzünün Sınırları dünyanın başka yerlerinde yaşayan ve çalışan on iki sanatçının çalışmaları arasında ilişkiler kurmak; ürettikleri estetiği medyanın, popüler kültürün ve kimi zaman güncel sanatın toplumsal gerçeklikleri temsil etme biçimleriyle karşılaştırarak düşünmek açısından değerli bir fırsat sunuyor. 

Viyana’dan Hinterland Galeri’nin de katkılarıyla gerçekleşen sergiye katılan sanatçılar şöyle: Bahram Hajou, Adel Dauood, Azad Nanakeli, Fatoş Irwen, Hiwa K, Khadija Baker, Osman Kader Ahmed, Parastou Forouhar, Şefik Özcan, Vooria Aria, Walid Siti, Niştiman Erdede. Serginin küratörlüğünü Barış Seyitvan ve Ezgi Bakçay üstleniyor. Yeryüzünün Sınırları 11 Şubat- 28 Şubat tarihleri arasında Karşı Sanat Beyoğlu’nda görülebilir.

Ezgi Bakçay