Kent hukukundan söz edildiğinde, genellikle, imar uygulamaları ya da çevre konusunda karşılaşılan konular akla gelir. Ancak bu konuları da kapsamak üzere daha çok, kent olarak tanımlanan doğal ve yapay çevre öğelerinden oluşan mekânlara ve bu mekânlarda yaşayanlara ilişkin kuralların tümü kent hukukunun konusudur.
Kenttaşların sahip olduğu kentsel hakları koruma altına alan kent hukuku, aynı zamanda onlara bu konuda sorumluluklar da yüklemektedir. Kenttaşların kentle bütünleşmeleri, kendilerini kent kimliğinin ve kültürünün bir parçası olarak görmeleri, hak ve ödev kavramlarının birlikte algılanmasının zorunlu olduğu bilinciyle kentsel haklara sahip çıkmaları büyük önem taşımaktadır.
Kent yönetimlerine, sürdürülebilir, yaşam kalitesi yüksek kentsel mekânlar yaratma, çevre değerlerini korumaya öncelik verme, kamu yararı ve toplum yararını bireysel yararın önünde tutma görevlerini veren kent hukuku, aynı zamanda, kent yönetimlerinin, katılımcı, saydam, hesap verebilir, etkin ve verimli hizmet sunan ve yerel özerklikten yararlanan birimler olabilmeleri için yasama, yürütme ve yargı erklerine düşen görevleri de kapsar.
Kenti, yönetim ve kenttaş boyutuyla ele alan Kent Hukuku’nun yazarları, kentli haklarının güvence altına alındığı, kent yönetimlerinin hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağlı olduğu, kenttaşların edilgen değil, etkin yurttaşlar olarak kentlerine sahip çıktığı ideal bir duruma ulaşmanın önündeki engellerin neler olduğunu ortaya koymakta; sonra da söz konusu sorunlardan her biri için çözüm yolları önermektedir. [İmge Kitabevi]
Ayşegül Mengi ve Ruşen Keleş, Kent Hukuku, İmge Kitabevi, Mayıs 2017.