Hydrolith 2: Sürrealist Araştırma ve İncelemeler

13/12/2014 / skopduyuru

  

 

Hydrolith 2: Surrealist Research & Investigations [Hydrolith 2: Sürrealist Araştırma ve İncelemeler] başlıklı derleme yayınlandı. Uluslararası sürrealist harekete dahil grupların ve bireylerin günümüzdeki çalışmalarından bir seçki sunan ve 2010’da basılan ilk cildin ardından yayınlanan bu ikinci cildin temaları, Bilim, Ütopya ve Canavarlar. Tümü yakın tarihli 86 katkının yayın dili İngilizce ama yazıların bazıları sekiz farklı dilden İngilizceye çevrilmiş. “Ortaklıkların yankıları ve farklılıklarının gölgeleri”nden haberdar olarak, mesafelerin aşılması amaçlanmış.

Hydrolith 2 için, sürrealist gruplarla kolektiflerin kendi katkılarına dair editöryel  kararlarını kendilerinin verdiği ve sonra aralarından seçtikleri temsilcilerin derlemeyi bir araya getirmek için iletişime geçtiği bir model denenmiş. Önsözde şöyle deniyor:

“ … Bu noktada sürrealizmin yalnızca bir fikir, bir ilham ya da bir eylemden ibaret olmadığını, bir fikirler, düşünceler, itirazlar, ilhamlar, oyunlar, eylemler dünyası ve büyük bir şiirsel potansiyel olduğunu teyit etmek istiyoruz. Gevşek örgütlenmiş bir kolektif olarak biz sürrealistler, geç kapitalizmin dayattığı, içinde küresel ekolojik krizi de barındıran, çağdaş iş yükü ve sefaletle nasıl baş edilebileceği konusunda her zaman anlaşamasak da, bizi tümel bir vizyon ve ona bağlılık bir araya getiriyor: devrimle hayatın ve gerçekliğin kökten dönüşümü. Bu sayede bizi birbirimizden ayıran değil birbirimize bağlayan unsurları hatırlıyor olmalıyız. 1974 tarihli, “Lighthouse of the Future” [Geleceğin Deniz Feneri] başlıklı sürrealist manifestonun imzacılarına tam da bu yüzden katılıyoruz. Şöyle demişlerdi:

Karamsarlık gidebileceği yere kadar gider… Ne olursak olalım, kayıp zamanın sonsuza tırmanışı sırasında atılan yanlış adımların yasını tutmayacağız… Hayat sıkıcı, toplum sıkıcı, sanat sıkıcı; hepsinden öte, sıkıntı sıkıcı… Yalnızca çaresizliğe düşerek, ve sonra çaresizliğe düşmenin çaresizliğiyle, insanlık, hakikaten görmeye ve harikuladeye hizmet edecek biçimde eyleme geçmeye başlayabilir. Kuralları bu şekilde ihlal etmeye girişmek yepyeni bir oyuna yol açar; bozgun, yüce aşk ve özgürlük diye bilinen bizim oyunumuza…

40 yıl sonra kapitalist sıkıntının hâlâ imkânsız denecek kadar sıkıcı olduğunu (hele ki bugünkü ‘kablosuz’ haliyle) teyit ediyoruz, ve buna karamsarlığın kendisinin de sıkıcı olduğunu ekliyoruz. Hydrolith 2, kimilerinin bozgun, çılgın aşk ve özgürlük diye bildikleri “yepyeni oyun”a katkıdan daha azı değil. Değişimin zamanı gelmedi mi?”