Forgetting the Art World

11/9/2013 / skopduyuru

 

Artık sanat dünyasını unutma zamanımız gelmiş gibi görünüyor –ya da en azından sanat dünyasının belirli bir tarihsel nosyonunun sönmeye yüz tuttuğunu kabul etmemiz lazım. Bugün sanat dünyası kendi ekseni çevresinde öyle hızlı dönüyor ki, hangi alanları kapsadığını okumak imkânsız bir hale geldi; sınırları belirsizleşti. Pamela Lee Forgetting the Art World kitabında sanat dünyasının bugünü ile küreselleşme arasındaki ilişkiyi ve bu duruma bağlı ihtilafları ortaya koyuyor. Çağdaş sanat küreselleşmeye karşı tavrını, hareket ile göç ve sınırlar ile çokluklara ait imgeler üreterek gösteriyor; Lee ise ikonografik bakış açısının ötesine geçerek, küreselleşmeyi her alana nüfuz eden genel bir gidişat olarak konumluyor. Lee, “küresel sanat dünyası”nı sosyo-ekonomik bir fenomen olarak, veya sahnelediği ve desteklediği imgeler bağlamında değerlendirmek yerine, küreselleşmenin gerçekleştiği mecranın bizzat “sanat yapıtının dünyası” olduğunu ileri sürüyor. Lee’ye göre sanat yapıtı, küreselleşmenin aynı anda hem öznesi, hem de faili.

Lee, sanatın hangi yollarla küreselleşme usullerini gerçekleştirdiğini, yinelediğini veya bunlara zemin sağladığını serimlerken, son yirmi yılda öne çıkan sanatçıların ürettiği eserlere de kapsamlı bir inceleme getiriyor. Lee, Takashi Murakami’nin “tam zamanında” yönetişim etosunu; Andreas Gursky’nin çağdaş piyasa ve imalat imgelerindeki ruhani uzamların üretimini; Thomas Hirschhorn’un çoklu-ortam gösterimlerinde dramatik bir biçimde sunduğu içkin neden mantığını ve Atlas Group, Raqs Media Collective vd oluşumların uyguladığı “sözde-kolektivizm”i de masaya yatırıyor.

Lee, “sanat yapıtının dünyası”ndan bahsetmenin, sanat yapıtının malzemesini ve yapıtın somutlaştırılışını dikkate alarak, nesnenin, aynı anda hem işgal ettiği hem de yarattığı bir dünyada süreklilik gösteren faaliyetini kavramak olduğunu söylüyor. [NÖ, Silent Lotus]

 

Pamela M. Lee

MIT Press, Eylül 2012