“Faşist söz dağarcığının merkezinde yer alan ‘millet’, ‘ırk’, ‘halk’ ya da ‘halk topluluğu’ gibi kavramların ‘kitleyle’ karıştırılmamasını, bunların birbirinin tam karşıtı olduğunu vurgulamak gerekir. Andığımız tüm bu sözcükler, kitlelerin olması gereken her şeyi temsil ediyordu. Kitle bağımsız, tembel, barış düşkünü, eşitlikçi, kararsız, asi, kadınsı, şımarık, saygısız, cimri, duygusal ve şehirli olarak görülüyordu. Halk ise bunun tam aksine disiplinli, otoriteye saygılı, çalışkan, alçakgönüllü, terbiyeli, yiğit, fedakârlık yapmaya hazır, köylü zihniyete sahip ve toprağa bağlıydı.”
Kitle, genellikle kendisine yüklenen anlam ve değerlerle baş etmesi gereken lanetli bir kavram. Bildiğimiz modern toplumun esasen biraz da kitle toplumu olduğu gerçeği kimseyi ikna etmiyor; üstelik iki büyük savaş arası faşizm ve onun neredeyse bütün suçları, eğilimleri, ideolojik nitelikleri, kusurları kitle fenomeninin dolaysız sonucu sayılıyor. Burada şüphesiz faşizmin kitlelere dayanan politik anlatısı kanıt gösteriliyor.
Ishay Landa, Faşizm ve Kitleler’de bütün bu iddiaları titizlikle sorgulamaya tâbi tutuyor. “Faşizmi kitle karşıtı bir hareket olarak” ele alıp hem faşizm-kitleler ilişkisini hem de son on-on beş yıldır sıkça tartışılan çeşitli faşist hareket, ideoloji ve partileri yeniden düşünmeye davet ediyor. Kitleyi ve kitleselleşmeyi dizginlemek değil, tersine “kitlenin dizginlerinden boşanmasını sağlamak” gerektiğini öne sürüyor.
Ishay Landa, Faşizm ve Kitleler: ‘Son İnsanlar’a İsyan (1848-1945), çev. Utku Özmakas, (İletişim Yayınları, Eylül 2023).
iletisim.com.tr