"Farklı Dünyaları Düşünmek": Çağdaş Sanat, Siyaset ve Felsefe

1/6/2012 / skopduyuru

 

 

 

Metis Yayınları’ndan çıkan “Farklı Dünyaları Düşünmek” adlı kitap, İkinci Moskova Çağdaş Sanat Bienali kapsamında, 2006 ve 2007 yıllarında iki oturumda gerçekleştirilen sempozyumda sunulmuş bildirileri bir araya getiriyor. Sempozyumun temel amacı, felsefe, siyaset ve sanat arasındaki ilişkileri irdelemek. Bu amaç doğrultusunda, estetik teorisi ve felsefenin günümüzdeki durumu; çağdaş sanat kültüründe ‘olay’ın (event) anlam ve amacı; sanatsal müdahalelerin siyasal anlam ve önemi sunulan bildirilerin ana temalarını oluşturuyor.

Kitapta on iki bildiri bulunuyor: Bernard Stiegler, “Mistagoji: Çağdaş Sanat Üstüne” başlıklı yazısında sanat ile teknolojik değişim arasındaki girift ilişkiye odaklanıyor. Valery Podogora, “Felsefenin Siyaseti”nde filozofların nasıl bir siyasal rol oynayabileceklerini ve bize “şimdi”yi kavramamızda hangi anlamda bilgi sağlayabilecekleri sorularına yanıt arıyor. Jacques Ranciére, “Evrenselliğin Talihsiz Maceraları”nda her şeyin bir gösteriye dönüştüğü, her tür eleştirel bakışın metanın evrensel eşdeğerliği içinde eriyip gittiği günümüzde; sanatın Aydınlanma mirasını muhafaza edebilecek, dünyayı dönüştürmeye yönelik bir iradeye dayanak sağlayacak güce sahip olup olmadığını tartışıyor. Saskia Sassen, “Sınır Bölgeleri Olarak Şehirler”de küreselleşmenin mimari, kent planlaması ve kamusal alan üzerindeki siyasal etkisini inceliyor. Chantal Mouffe, “Tartışmacı Kamusal Alanlar”da demokratik siyasetin görevini ve kamusal alanın mahiyetini sorguluyor. Molly Nesbit, “Buffalo’da Işık”ta, Gordon Matta-Clark’ın Ağaç Dansı (1971) adlı performansı, Robert Smithson’ın Kısmen Görülmüş Odunluk ve Spiral Mendirek adlı eserleri ve Pierre Huyghe’un Olmayan Yolculuk (2003) adlı filmi üzerinden Vietnam Savaşı günlerinden bugüne kadarki karşı-kültür pratikleriyle siyasal müdahaleler arasındaki benzeşimi araştırıyor. Daniel Birnbaum ve Sven-Olov Wallenstein’ın ortak çalışması olan “Felsefeyi Mekânsal Olarak Düşünmek”te ise Jean-François Lyotard’ın 1985’te düzenlenen Cisimsizler sergisi temel alınarak bir sergi felsefesinden, hatta sergi olarak felsefeden söz edilip edilemeyeceği tartışılıyor. Boris Kagarlitski, “Piyasa, Devlet ve ‘Klasik Kültürün’ Krizi”nde piyasanın kültürel gelişimi yönlendirecek ve ona yakıt sağlayacak mekanizmalar sunmaktaki yetersizliğine dikkat çekerken, devletin öyle ya da böyle öteden beri muazzam bir sanat eseri komisyoncusu olduğunu vurguluyor ve piyasa ilişkilerinin ‘vasatlık ve basmakalıplıktan’ başka bir şey üretmediğini savunuyor. Mihail Rıklin, “Türbülans Sahasında Sanat”ta çağdaş sanatın, sanat üzerine düşünürken kullanmaya alışkın olduğumuz kategorilerin çoğunu yerinden eden ‘olay’ kategorisiyle değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor ve özellikle 11 Eylül olayından hareketle sanatla siyaset arasındaki ilişkiyi ‘olay’ kavramı üzerinden değerlendiriyor. Boris Groys, “Avrupa ve Ötekileri”nde Avrupa’nın kültürel değerlerinin bugün ekonomik çıkarlardan ayrı nasıl tanımlandığını ve bunun sanatlar üzerindeki etkilerini sorguluyor. Mihail Yampolski, “Estetik ve Yokluğun Yeri”nde sanatın mekânsal koşulları meselesini ele alıyor. Giorgio Agamben, kitabın son yazısı olan “Sanat, Eylemsizlik, Siyaset”te Tanrı’nın ve meleklerin kıyamet gününden sonraki eylemsizliğinden yola çıkarak, haşmet ve yönetimi barındırmayan bir egemenlik kavramları üzerinde duruyor; sanat ve siyaset arasındaki ilişkiye bu kavramlarla yaklaşıyor. [ZB]

 

Çeviri: Emine Ayhan, Metis Yayınları 2012.