Tüm dünyayı saran iç savaşın, artan eşitsizliğin ve tescilli dijital teknolojilerin damgasını vurduğu bir çağda sanat kurumları üzerine nasıl düşünülebilir? Bu kurumların sınırları gittikçe bulanıklaşıyor. Tabloların, yüz tanıma ve göz izleme teknikleriyle izleyicileri gözetleyip hangi resmin ne kadar ilgi çektiğini ölçtükleri ve şüpheli davranışları yakaladıkları “nöro-küratörlük” dönemi bekliyor bizleri. Film yapımcısı ve yazar Hito Steyerl, böyle bir çağda sanatın nasıl değerlendirilebileceğini, hatta nasıl üretilebileceğini sorguluyor.
Silah imalatçılarının müzelere sponsor olduğu, dünyanın en kıymetli eserlerinin geleceğin küresel piyasası için nakit işlevi gördüğü bir durumda ne yapılabilir? Enformasyon ile sahte haberleri ve gündelik hayatımızı topa tutan dijital paraziti ayırt edebilir miyiz? Video oyunlarından WikiLeaks dosyalarına, gümrükten muaf limanların hızla çoğalmasına kadar çok çeşitli konuları ele alan Steyerl, küreselleşmenin, politik ekonomilerin, görsel kültürün ve sanat üretiminin içerdiği paradoksları ortaya koyuyor.
Hito Steyerl, Duty Free Art: Art in the Age of Planetary Civil War (Verso: 2017)
www.versobooks.com
Kitaptan Türkçe'ye çevrilmiş bir bölüm için bkz. İnternet Çağının Müzesi: Vergiden Muaf Sanat Depoları