KONUŞMA / Ali Artun: Dada ve “İntihar Sanatı”
20 Kasım 2019 Çarşamba
MSGSÜ FINDIKLI YERLEŞKESİ
SEDAD HAKKI ELDEM ODİTORYUMU
13:00-13:30
Hıristiyan Ortaçağ'da Tanrı'ya ve insanlığa karşı işlenmiş en büyük günahlardan sayılan intihar, Rönesans hümanizmiyle birlikte meşruiyet kazanmaya başlıyor. Giderek edebiyatta ve tiyatroda kahramanlık mertebesine kadar yükseliyor. Felsefede ise delilikle ve şiddetle birlikte incelenmeye başlıyor. Romantizmle, bütün bunlar sanat ontolojisine sirayet ediyor. Ve sonunda, 19. yüzyıl kapanırken, Baudelaire ve Nietzsche ile, intiharın sanatsal bir performans olarak gerçekleştirilebileceğine inanılıyor. Dada'nın atalarından Alfred Jarry'nin, hayatın ve sanatın saçmalığı üzerine, hiçliği üzerine kurduğu "patafizik" edebiyatı ve tiyatrosu bu inancı pekiştiriyor. Ve arkadan, hepsi de Jarry hayranı olan intihar sanatçıları geliyor: Arthur Cravan, Jacques Rigaut, Julien Torma, Jacques Vaché. Jarry'nin ardından Paris-Dada'ya ruh veren onlar. André Breton etkilenmiş olduğu sanatçıların "Rimbaud, Jarry, Apollinaire, Nouveau ve Lautréamont" olduğunu saydıktan sonra, "asıl Jacques Vaché'ye borçlu olduğunu" ekliyor. Sitüasyonist Enternasyonal'in lideri Guy Debord'un da “dünyada herkesten çok saygı duyduğu, Arthur Cravan ve Lautréamont’dur”.