Yamyamlık Manifestosu

Yazar ve şair Oswald de Andrade (1890-1954), eşi ressam Tarsila do Amaral ve birkaç arkadaşları, 1920’lerde Brezilya’ya özgü bir modernizm yaratmanın peşine düştüler. Andrade, eşinin ona hediye ettiği bir tablodan etkilenerek bir akım yaratmaya girişti ve bir manifesto yazdı: Manifesto Antropófago (Yamyamlık Manifestosu).[1] 1928’de Andrade’nin çıkardığı, Revista de Antropófagia dergisinde yayınlanan manifesto, Brezilya’da modernizmin çığır açan metni olarak kabul edilir. Brezilya kültürü üzerindeki Avrupa etkisini eleştiren Andrade, Avrupa kültürünü ‘ötekileştirir’. Ülkenin entelektüellerini ‘yamyamlığa’, Avrupa kültürünü yiyip yutmaya ve kendine mal etmeye çağırır: “Kutsal düşmanın massedilmesi”. Avrupa’nın sömürgeleştirdiklerine yakıştırdığı olumsuz ‘vahşi’, ‘primitif’, ‘yamyam’ kavramlarını ters çevirip, olumlu niteliklere, sömürgecilere karşı gücün, nüfuzun, etkinliğin aracına dönüştürür. Buradan, kendi kimliğini koruyan, ‘yerli’ ve yeni bir modernizm yaratılacağına inanır: “Ülkenin muazzam kaynaklarından, renk ve ışık hazinelerinden yararlanmak görevimiz. Bizim sanatımız, tıpkı şehirlerin inşası ve toprağın işlenmesi gibi, ulusal kimliğin üstün bir göstergesi olacaktır”.[2] Sömürgeci, uygar ve Hıristiyan Avrupa’nın yıkıcı, “süfli” yamyamlığına karşı, Brezilya ‘yerlilerinin’ yaratıcı, üretken yamyamlığı... Avrupa etkilerine maruz kalmak yerine, o etkileri yiyip yutan, hazmeden ve bunlardan yeni sanat ve kültür formları çıkaran yamyamlık...



Oswald de Andrade

 

Yamyamlık Manifestosu

Yalnızca Yamyamlık bizi birleştirir. Toplumsal olarak. Ekonomik olarak. Felsefi olarak.

Dünyanın benzeri olmayan yasası. Tüm bireyselliklerin, tüm kolektivizmlerin örtülü ifadesi. Tüm dinlerin. Tüm barış antlaşmalarının.

Tupi or not tupi sorun bu.[3]

Tüm dinî öğretilere karşı. Ve Gracchi’lerin anasına karşı.[4]

Yalnızca benim olmayana ilgim var. İnsanın kanunu. Yamyamın kanunu.

Tiyatro oyunlarındaki tüm o kuruntulu Katolik kocalardan bıktık usandık. Freud ve yakın zamanın psikoloji kâhinleri kadının muammasını bitirdiler.

Hakikate hükmeden, kıyafetlerdi; iç dünya ile dış dünya arasında geçirimsiz bir katman. Kıyafet giyen insanlara karşı tepki. Amerikan sineması bize bunu anlatacak.

Güneşin çocukları, yaşayan varlıkların anası. Hasret riyasıyla,[5] coşku dolu karşılama ve sevgi: ithalat, para bozdurma ve turistler. Büyük yılanın ülkesinde.[6]

Sebep, hiçbir zaman bir gramer yapısına ve eskiden kalma bitki koleksiyonlarına sahip olmamamız. Şehri sayfiyeden, sınır ülkesini kıta ülkesinden ayırt edemememiz. Brezilya’nın dünya haritası konusunda tembeliz.

Bir katılım bilinci, bir dinî ritim.

Konserve vicdan ithalatçılarına karşı. Hayatın elle tutulur varlığı uğruna. Bırakın Lévy-Bruhl gitsin mantık-öncesi zihniyetle uğraşsın.[7]

Cariba Devrimi’ni istiyoruz.[8] Fransız Devrimi’nden daha büyük. İnsanoğlunun iyiliği gereği, tüm etkin devrimlerin birliği için. Biz olmasak, Avrupa pek de önemli olmayan insan hakları beyannamesine bile sahip olamazdı.

Amerika’nın ilan ettiği altın çağ. Altın çağ. Ve bütün o kızlar.

Aynı soydan gelmek. Brezilya’nın Cariba yerlileriyle temas. Oú Villegaignon print terre.[9] Montaigne. Doğal insan. Rousseau. Fransız Devrimi’nden Romantizm’e, Bolşevik Devrimi’ne, Sürrealist Devrim’e ve Keyserling’in teknolojik barbarlığına.[10] Eşlik edip gidiyoruz.

Biz hiç vaftiz edilmedik. Uyku hakkımızı kullanarak yaşıyoruz. Bize göre İsa Bahia’da doğdu. Ya da Belem do Pata’da.

Kendimizi hesaba katmaksızın, mantığın doğduğunu hiçbir zaman kabul etmedik.

Rahip Peder Vieria’ya karşı.[11] Komisyon almak için bize ilk ödünç parayı veren oydu. Okuma-yazma bilmeyen kral ona demişti ki: lafı uzatmadan bunu kâğıda dök. Böylece ödünç para verildi. Brezilya şekeri izah edilmiş oldu. Peder Vieria parayı Portekiz’de bıraktı ve bize sadece lafı kaldı.

Tin, beden olmazsa tini idrak etmeyi reddeder. Antropomorfizm. Yamyamlık aşısının gerekliliği. Meridyen çevresindeki dinlere karşı dengeyi tutturmak için. Ve dışardaki sorgulamalara.

Biz yalnızca duyan dünya nezdinde var olabiliriz.

Doğru bir intikam kodlamasına sahiptik. Kodlanmış Büyü bilimi. Yamyamlık. Tabunun sürekli olarak toteme dönüşmesi için.

Tersyüz edilebilir dünyaya ve nesnelleştirilmiş düşüncelere karşı. Kadavralara çevrilmiş. Dinamik düşüncenin sekteye uğraması. Düzenin kurbanı olan birey. Klasik adaletsizliklerin kaynağı. Romantik adaletsizliklerin. Ve içe dönük fetihlerin unutkanlığı.

Senaryolar. Senaryolar. Senaryolar. Senaryolar. Senaryolar. Senaryolar. Senaryolar.

Cariba sezgisi.

Hipotezlerin ölümü ve yaşamı. Kainat’tan gelen I denkleminden, I’den gelen Kainat önermesine. Geçinebilme. Bilgi. Yamyamlık.

Ot seçkinlere karşı. Yalnızlıkla iletişim içinde.

Biz hiç vaftiz edilmedik. Karnaval bizimdi. İmparatorluk Senatörü kılığına girmiş Yerli. Pitt’in rolünü oynuyor.[12] Ya da Portekiz’e özgü en iyi hissiyatla Alencar’ın operalarında boy gösteriyor.[13]

Komünizme zaten sahip olmuştuk. Keza sürrealist bir dile de vâkıftık. Altın çağ.

Catiti Catiti

Imara Notia

Natia Imara

Ipejul

Büyü ve yaşam. Parasal mülkiyet, ahlaki mülkiyet ve onursal mülkiyet ilişkilerine ve paylaşımına sahiptik. Ve birkaç gramer oyunu sayesinde gizemi ve ölümü aktarmayı biliyorduk.

Birine neyin Hukuk olduğunu sordum. Tüm olasılıkların deneyimlenmesi güvencesi diye cevap verdi. Adı Galli Mathias idi.[14] Onu yedim.

Determinizmin olmadığı yegâne yer gizemin olduğu yer. Fakat bundan bize ne?

İnsanların Cape Finisterre’de başlayan hikâyelerine karşı.[15] Tarihlerin olmadığı bir dünya. Yönergelerin olmadığı. Napolyon’un olmadığı. Sezar’ın olmadığı.

Kataloglar ve televizyonların dayattığı ilerleme saplantısı. Yalnızca makinelerle. Ve kan nakilleriyle.

Yelkenli gemilerin taşıdığı düşmanca yüceltmelere karşı.

Yoksul misyonerlerin bir yamyamın bilgeliğiyle tanımlanan hakikatlerine karşı, Kahire Vikontu.[16] Bu çok tekrarlanan bir yalan.

Ancak hiçbir Haçlı bize gelmedi. Bizim yiyip yuttuğumuz uygarlıktan kaçıyorlardı çünkü biz kaplumbağalar kadar güçlü ve bir o kadar kindarız.

Yaratılmamış Evren’in vicdanı sadece Tanrı, Guaraci yaşayan herkesin anası. Jaci bitkilerin anası.[17]

Hiçbir zaman spekülasyon yapmadık. Ama kehanete inandık. Siyasetimiz vardı, yani paylaşım bilimimiz. Ve bir sosyo-dünyasal düzenimiz.

Göçler. İç sıkıcı ülkelerden kaçış. Kentsel doku sertleşmesine karşı. Muhafazakârlara ve spekülatif usanca karşı.

William James ve Voronoff’tan.[18] Tabunun başkalaşarak toteme dönüşmesi. Yamyamlık.

Aile babası, leylek masalının bir icadı: adamakıllı bir cehalet örneği, hayal ürünü bir hikâye ve meraklı kalabalıklar önünde bir hâkimiyet hissi.

Tanrı fikrine ulaşmak için derinden bir ateistlikle işe başlamalıyız. Ancak Caribalar hassasiyet peşinde değillerdi. Çünkü Guaraci onlarındı.

Yaratılan nesne yeryüzüne inmiş melek misali tepki verir. Musa o zamandan beri hayaller kurup duruyor. Bundan bize ne?

İki Portekizli Brezilya’yı keşfetmeden önce Brezilya mutluluğu keşfetmişti.

Yerli de tocheiro’ya karşı. Meryem’in Yerli oğlu, Catherine de Médici’nin vaftiz oğlu ve Antonio de Mariz’in damadı.[19]

Gerçek kanıt mutluluktur.

Pindorama anaerkilliği yok.[20]

Alışkanlığın kaynağı hafızaya karşı. Kişisel deneyim için yenilenmiş.

Somutuz. Düşünceleri kaale alır, tepki gösteririz, meydanlarda insanları yakarız. Düşünceleri ve başka tür felçleri bastırırız. Senaryolar aracılığıyla. İşaretlerimize inanmak için, araçlarımıza ve yıldızlarımıza inanmak için.

Goethe’ye karşı. Gracoların anasına ve VI. Don Juan’ın saray erkânına karşı.[21]

Gerçek kanıt mutluluktur.

İnsanla tabuların arasında süregiden çelişkinin gösterdiği, Yaratılmamışlar ve Yaratılmışlar diyebileceklerimizin arasındaki mücadele. Gündelik aşk ve kapitalist modus vivendi. Yamyamlık. Kutsal düşmanın massedilmesi. Toteme dönüştürülmesi. İnsanlık macerası. Dünyevi son. Oysa sadece Freud’un tespit ettiği kötülükleri, o dinsel kötülükleri görmezden gelen saf seçkinler içlerindeki bedensel yamyamlığı, bir tür hayat algısını, gerçekleştirmeyi başarabilirler. Cinsel dürtünün yüceltilmesi işe yaramaz. Bu, yamyamlık dürtüsünün termometrik ölçüsüdür. Bedensel olduğunda seçicidir ve arkadaşlık kurar. Etkinlik, veya aşk. Spekülatif, bilim. Sapma yapar ve nakleder. Kesin bir iftiraya varırız. Süfli yamyamlık söz konusu olduğunda vaftiz edilmiş günahlarımız birikir – haset, tefecilik, iftira veya öldürme. Bizim, biz yamyamların, karşısında harekete geçtiğimiz, sözde kültürlü ve Hıristiyanlaşmış olanlardan yayılan veba.

Iracema[22] diyarında Anchieta’nın on bir bin bakire şarkısı söylemesine karşı – São Paulo’nun kurucusu başpapaz João Ramalho.[23]

Bağımsızlığımız hiçbir zaman ilan edilmedi. VI. Don Juan’dan tipik bir cümle – Oğlum, tacı başına koy, yoksa bir maceraperest bu işi yapacak! Hanedanı defediyoruz. Braganza ruhundan kurtulmalıyız, Maria de Fonte’nin buyurganlığı ve kurnazlığı.

Freud’un tanımladığı giyimi kuşamı yerinde ve baskıcı toplumsal gerçekliğe karşı – aslında karmaşığız, deliyiz, fahişeleriz ve Pindorama anaerkilliğinin hapishanesinden yoksunuz.

 

Oswald de Andrade, Piratininga içinde, Yıl, Sardinha Piskoposu’nun yiyildiği 374.



[1] Andrade’nin manifestosu, aynı zamanda Francis Picabia’ya ait 1920 tarihli “Manifeste cannibale dada” ve kısa ömürlü dergi Cannibale’e göndermeydi. Michele Greet’e göre, primitifin Avrupalılar tarafından temellük edilmesine karşı çıkan Dadacıların ürettikleri parodinin parodisi, “Devouring Surrealism: Tarsila do Amaral’s Abaporu”, Papers of Surrealism, 11 (2015) s. 15.

[2] “Cannibalist Manifesto”, https://coursewikis.fas.harvard.edu/aiu18/%22Cannibalist_Manifesto%22 (Erişim tarihi: 2 Eylül 2018).

[3] Shakespeare’in Hamlet’indeki ünlü tiradın Brezilyalı yamyam kabileler Tupilere uyarlanmış hali.

[4] Gracchi’ler, MÖ 2. yüzyılda yaşayan Tiberius ve Gaius isimli Romalı iki kardeş. Aristokratların ellerindeki toprakları yoksullara bölüştürmeyi önermeleri üzerine öldürülmüşlerdi. Annelerinin çocuklarına şefkat göstermek yerine politik kariyerlerini önemsediği söylenir.

[5] Portekiz dilindeki saudade kavramının tam karşılığı yok; hasret, yalnızlık, nostalji anlamlarına geliyor.

[6] Raul Bopp’un modernist eseri Cobra Norato’ya gönderme.

[7] Primitiflerin zihniyeti üzerine araştırmalar yapan Fransız filozof ve antropolog. Primitif düşüncenin mantık-öncesi ve mistik nitelikleri üzerinde durur.

[8] Caribalar, Karayip yerlileri.

[9] Muhtemelen Montaigne’in Denemeler’inde geçen, Brezilya’ya dair bir tanım.

[10] Kont Hermann Alexander von Keyserling (1880-1946), Rusya’da doğmuş, Almanya’da eğitim görmüş ve oraya yerleşmiş filozof.

[11] Cizvit misyoner, zamanının en etkili yazarı ve konuşmacısı sayılır.

[12] Geç 18. ve erken 19. yüzyılda yaşamış Muhafazakar Partili William Pitt, Britanya’nın gelmiş geçmiş en genç başbakanı.

[13] José Martiniano de Alencar, ünlü romancı, gazeteci ve oyun yazarı. Brezilya yerlilerini konu alan edebiyatın popülerlik kazanmasına öncülük etti, sömürgeciliği romanlarına konu yaptı.

[14] Galli Mathias Portekiz dilinde ‘saçmalık’ kavramına işaret ediyor. Avrupa hukukunun burada geçerli olamayacağını anlatıyor.

[15] İspanya’da Galiçya’nın batısındaki yarımada. ‘Yeryüzünün sona erdiği’ yer ve önemli bir hac merkezi.

[16] Kahire Vikontu önemli ekonomist ve yazar Jose da Silva Lisboa ekonomiyi düze çıkarmak için Portekiz ve Brezilya’yı uzlaştırmaya çabalamıştı.

[17] Guaraci, Tupi dilinde ‘güneş’ anlamına geliyor; Tupi mitolojisinde tüm canlıların yaratıcısı güneş tanrısı. Jaci ise ay tanrıçası ve bitkilerin yaratıcısı.

[18] William James (1842-1910), Amerikalı öncü psikolog ve filozof. Voronoff (1866-1951) Rus asıllı Fransız cerrah.

[19] Antonio de Mariz, Rio de Janeiro’nun kurucularından.

[20] Pindorama Tupi dilinde ‘Palmiye kenti’. Yerlilerin Brezilya’ya verdikleri isim.

[21] Dom João IV, 1640-1656 arasında Portekiz kralıydı. Öldüğünde imparatorluğu yeryüzünün dört bir yanına yayılmış, en geniş sınırlarına ulaşmıştı. Dolayısıyla, Andrade’nin metninde sömürgeciliğin timsali.

[22] Iracema, José de Alencar’ın üç romanından birinin başlığı. 1865’de yayınlanan roman yerli bir kadınla Portekizli bir sömürgecinin aşkını anlatıyor. Asıl teması Avrupalıların Amerika kıtasını sömürgeleştirmeleri. Iracema aynı zamanda Amerika sözcüğünün anagramı.

[23] João Ramalho (1493-1580), hayatının önemli bir kısmını Tupilerle geçirmiş Portekizli kâşif.

Modernizm