/ Tezler / Sanatta İroni ve Öyküleme Pratikleri

26/8/2014 / skopbülten

 

 John Heartfield, Hurrah, die Butter ist alle! (Yaşasın, tereyağı bitti!), 1935

 

Ahlaki bir tavır olmaktan çok, entelektüel bir etkinlik olan ironi, insan varoluşunun önemli bir parçası olarak, çelişkileri ve tutarsızlıkları ortaya koyan zihinsel uyanıklık yetisiyle, değişimin ve dönüşümün yolunu açar. Bu tavrıyla antik dönemlerden günümüze varlığını ve etkinliğini sürdüren ironi, öykünün betimleyici doğasıyla birleşince, sıradan olan değişir ve farklı dillerle konuşan sayısız sanat yapıtına kaynaklık eden bir itkiye dönüşür.

Resmin bir iletişim aracı olarak kullanıldığı dönemlerden günümüze, ironik öykülerin izlediği yol, çağın getirdiği sosyolojik, ekonomik, siyasal ve teknolojik değişimlerle şekillenir ve kendine güncel ifade araçları bulur. Yaşadığımız çağda sanatçılar, içinde bulunduğumuz dönemin tüm olanaklarını kullanarak, enstalasyon, video, resim veya başka araçlarla söylemek istediklerini daha geniş bir ifade platformunda anlatabilme olanağı bulurken, ortak bir dil olarak ironiyi ya da ironik öykülemeleri sıkça kullanır hale gelmişlerdir. Sanatçıların işlerindeki bu dikkat çekici ortak payda, serüvenin başlangıcında, araştırma konusuna kaynaklık eden düşüncelerin ortaya çıkmasının temel nedenidir.

Bu bağlamdan yola çıkan araştırma, iğneleme, bilmezden gelme ve tersini söyleme gibi yöntemlerle, yanlış, çarpık ve absürd olayları eleştiren ironiyi, bir söz sanatı ve felsefi bir düşünce biçimi olarak, terimsel ve kavramsal açıdan, farklı sanat disiplinlerindeki yaratımlara katkılarıyla ortaya koyar. Araştırmanın temelini oluşturan ironi ve öyküleme pratikleri, sanat disiplinlerinin ilişkili olduğu metafor, mizah, alegori, grotesk, absürd, parodi, pastiş, simülasyon, simulakr gibi kavramlardan destek alınarak açıklanmaya ve yine farklı sanat disiplinlerindeki üretimlerden örneklerle ortaya koyulmaya çalışılır. Kökleri masal anlatıcılığına dayanan ve bilgi aktarımının en eski yollarından birisi olan öykü anlatıcılığı, belki de ironinin en çok başvurduğu ifade pratiğidir. Yazınsal ve görsel bağlamda bir çok sanatçının yaratıcılığını ateşleyen ironi kavramının, öyküleyici bir yapısı vardır. Bu yöntem, plastik sanatlar olarak adlandırdığımız ve aslında dalları arasındaki disipliner sınırların hızla yok olduğu, içsel ifade platformunda kendine güncel bir görünürlük alanı bulur ve günümüz sanatının kavramlarıyla uğraşan, bu konuda düşünen sanatçıların sıkça başvurduğu bir anlatım biçimi haline gelir. Sanatçıların bu alanda ürettikleri belki de sayısız yapıt, titiz bir elemeden geçirilerek, kişisel çalışmalarla ilişkileri bağlamında sınırlandırılmıştır.

 

                                   

           Marcel Duchamp, Fountain (Çeşme), 1917                               Man Ray, The Gift, (Hediye), 1921 

 

Son bölüm, bağlam çerçevesinde yapılan resimlerin biçim ve içerik öykülerini anlatır. Tez konusu kapsamında yapılan çalışmalar, parodi temelli ve eleştirel yapıdaki ironiyi, öykülemenin naif ve masalsı doğasıyla bir araya getirerek, içsel bir resim deneyimini paylaşmanın izini sürer.[1]

 

 

Yazar: Özlem Tekdemir Dökeroğlu

Danışman: Prof. İsmail Ateş

Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Güzel Sanatlar Enstitüsü / Resim Anasanat Dalı

Türü: Sanatta Yeterlilik

Yılı: 2013



[1] Bu metin, tezin Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde yayınlanan özetinden alınmıştır. 

tez tanıtımı