Sürrealizm Her Yerde

İlk manifestosunun 1924’te yayınlanmasından neredeyse 90 yıl sonra, dünyanın dört bir tarafında sürrealizmin mirasını canlandıran sergiler art arda açılıyor. Kimisi çağdaş sanatta sürrealizmin izini sürüyor, kimisi belirli ilişkilere odaklanıyor, kimisi ise akımı temsil eden başlıca sanatçılara adanmış retrospektifler. Tümüne birden bakıldığında mirasın dipdiri olduğu ortaya çıkıyor: Sürrealizm yaşıyor.

Aslında 2000’li yılların başlarında Londra’da Tate Modern ve Paris’te Centre Pompidou’da açılan iki büyük sergi, Surrealism: Desire Unbound (Sürrealizm: Bağlarından Kurtulmuş Arzu) ve La révolution surréaliste (Sürrealist Devrim), sanki bugünlerde yaşanan furyanın habercisiydi.[1] İkinci serginin küratörü Werner Spies, sürrealizmi 20. yüzyılın başarıya ulaşmış yegâne devrimi olarak niteliyor. “Çünkü sürrealizm İkinci Dünya Savaşı öncesindeki yılların Matisse ve Léger hariç her önemli yazarını ve ressamını bir şekilde kendi tartışmalarının içine çekmeyi başarmıştı.”[2] Bugün de sürrealistlerin takipçisi olarak nitelenen sanatçı sayısı hiç az değil. Yeni sergilerin bazıları onları konu alıyor, eskilerle bir arada sergiliyor.

 

      

     Surrealism: Desire Unbound, 2001                                      La révolution surréaliste, 2002

 

‘Tarihsel’ Sürrealistler ve ‘Çağdaş’ Sürrealistler

Centre Pompidou, sürrealizme adanmış büyük sergilerde başı çekiyor. 30 Ekim 2013’te açılacak ve 3 Mart 2014’e kadar sürecek olan Le Surréalisme et l'objet (Sürrealizm ve Nesne) başlıklı sergi, 1936’da Paris’te Galerie Charles Ratton’da André Breton’un düzenlediği L’exposition surréaliste d’objet (Sürrealist Nesnenin Sergisi) başlıklı, sırf nesnelere adanmış sergiyi akla getiriyor. Breton’un sergisi adete bir nadire kabinesi gibi düzenlenmişti. ‘Doğal nesneler’, ‘yorumlanmış doğal nesneler’, ‘bozulmuş nesneler’, ‘bulunmuş nesneler’, ‘Amerikan nesneler’, ‘matematiksel nesneler’ gibi kategorilere ayrılmıştı. Kimi bulunduğu gibi bırakılan, kimisinden sanatçıların asamblajlar ürettiği nesneler, tıpkı kabineler gibi, tıka basa dolu dolaplarda, vitrinlerde, duvarlarda sergilenmişti.

 

       

L’exposition surréaliste d’objet, katalog ve sergiden bir görüntü, 1936

 

Centre Pompidou’da açılacak sergideki yaklaşık yüz heykel ve kırk fotoğraf ise akımın 1920’ler Paris’inden 1940’lar New York’una uzanan tüm tarihini ‘nesne’ye odaklanarak yansıtmakla kalmayacak, Joan Miró, Jean Arp, Hans Bellmer, Alexander Calder, Salvador Dalí, Marcel Duchamp, Max Ernst, Alberto Giacometti, Man Ray, Claude Cahun gibi 1936’da da sergilenen ustaların yanına, Mona Hatoum, Ed Ruscha, Cindy Sherman, Arnault Labelle-Rojoux, Paul Mc Carthy gibi çağdaş sanatçıları ekleyerek sürrealizmin heykel ve nesne dolayımıyla öne çıkardığı meselelerin hâlâ canlı olduğunu vurgulayacak.

Kısa bir süre önce yine Centre Pompidou Çin’deki bir müzede düzenlediği sürrealizm temalı bir sergide, Çinliler de dahil olmak üzere, çağdaş sanatçılarla tarihten gelen örnekleri biraraya getirdi. Şanghay’da 16 Aralık 2012-15 Mart 2013 tarihleri arasında açık kalan Electric Fields: Surrealism and Beyond (Elektrik Alanları: Sürrealizm ve Ötesi) adlı sergideki eserler Centre Pompidou koleksiyonlarından derlenmişti. Power Station of Art’daki sergi, ismini hem eski bir elektrik santralı olan sergi mekânından, hem de sürrealizmin ilk edebi ürünü sayılan, André Breton ve Philippe Soupault’nun 1919’da yazdıkları Les Champs magnétiques’ten (Manyetik Alanlar) alıyordu. Sergi, ‘kolaj’, ‘nesneler’, ‘gece’, ‘otomatizm’, ‘eros’, ‘sözcükler ve imgeler’ olarak belirlenen altı bölümden oluşuyordu. Her bölümün temasını niteleyen ve başını çeken ise bir sürrealist başyapıt idi: Miro, Picasso, Duchamp, Ernst, Magritte ve Ray’e ait başyapıtlar. Gerisi her bölümde en az birer video enstalasyonu, resim, heykel, fotoğraf, mimari maket ve el yazması olmak üzere, çağdaş sanatçıların eserlerinden derlenmişti.[3] Aralarında hem Andreas Gursky, Samba Chéri, Christian Boltanski, Daniel Spoerri, Edward Ruscha, Frank Stella, Gerhardt Richter, Gudmundur Gudmundsson, Jean Dubuffet, Martial Raysse, Martin Kippenberger, Mimmo Rotella, Philip Guston, Raymond Pettibon, Sigmar Polke, Andy Warhol gibi Batılı sanatçıların, hem de Cai Guoqiang, Wang Du, Huang Yong Ping, Zhang Huan ve Yan Peiming gibi Çinli sanatçıların eserleri bulunuyordu.

 

  Huang Yong Ping, Mona-Vinci, 1987                                             Electric Fields: Surrealism and Beyond, 2013

 

Sürrealizmin ‘tarihsel’ örneklerini bir yana bırakıp, çağdaş temsilcilerini biraraya getirmekle yetinen sergiler de var. San Francisco’da, Mirus Gallery’de yeni kapanan (8 Haziran-20 Temmuz 2013) Dreamtime: New Surrealism (Rüya Zamanı: Yeni Sürrealizm) başlıklı toplu sergi, adı üstünde, sürrealist imgelerin çağdaş sanatta tezahürüne odaklanıyordu. “İçinde yaşadığımız, giderek parçalanan, küresel ve kimi zaman da anlamsız dünyanın gerçekliğiyle baş etmeye çalışan birçok sanatçı, rüya âlemine ait imgeleri kullanmaya devam ediyor.”[4] Sergi, sanki bu durumu belgeliyordu. Londra’daki Flowers Gallery’de de Three Surrealists (Üç Sürrealist) başlığıyla, aşağı yukarı aynı tarihlerde (10 Temmuz- 3 Ağustos 2013) birbirleriyle 1960’ların başlarında tanışan Britanyalı sanatçılar Glen Baxter, Anthony Earnshaw ve Patrick Hughes’un eserleri sergilendi. Keza, IVAM, Instituto Valenciano de Arte Moderno, Surreal versus Surrealismo en el arte contemporáneo (Çağdaş Sanatta Sürrealizme Karşı Sürreel) başlıklı, bir süre önceki (6 Ekim 2011-8 Ocak 2012) sergisiyle,1970’lerde hayatımıza giren internet, uydu televizyon, photoshop gibi olguların gerçeklik algımızda yarattığı değişim sonrasına, 1980’den bugüne üretilen sanata odaklanıyordu. Serginin başlığındaki sürrealizm-sürreel ayırımı şöyle açıklanıyor: “Eğer sürrealizm bize gündelik hayatta yeri olmayan düşsel imgeler sunduysa; sürreel, hakiki diye kabul edilmesi güç, kolaylıkla düşsel imgelerle karıştırılabilecek, gerçek imgeler sundu. Dolayısıyla, sürrealizm eğer bireyin bilinçdışındaki çalkantıların sanat eseri olarak gerçekliğe yansıyan aynası ise; sürreel de bireyin bilinçdışına yansıyıp çalkantılar yaratan gerçekliğin aynasıdır.”[5] Sergilenen sanatçılar arasında Matthew Barney, Ross Bleckner, John Bock, Monica Bonvicini, Maurizio Cattelan, Francesco Clemente, Roberto Cuoghi, Hans Op de Beeck, Nathalie Djurberg, Francesco Gennari, Dionisio Gonzalez, Timothy Greenfield-Sanders, Robert Gober, Douglas Gordon, Peter Halley, Carsten Höller, Shirazeh Houshiary, Michael Joo, Li Tianbing, Anish Kapoor, Oleg Kulik, Yue Minjun, Komar e Melamid, Liu Jianhua, Ma Liuming, Rudi Mantofani, Wangechi Mutu, Vik Muniz, Luigi Ontani, Tony Oursler, Javier Perez, Richard Prince, Neo Rauch, Marc Quinn, Shi Yong, Cindy Sherman, Kiki Smith, Inez Van Lamsweerde / Vinoodh Matadin, Ronald Ventura, Wang Guangyi, Wang Qingsong, Erwin Wurm, Zhang Xiaogang bulunuyordu.

Malmö’de Moderna Museet’de 29 Eylül 2012-27 Ocak 2013 arasında açık kalan Supersurrealism ise bu sergiler arasında ayrı bir yere sahip. Çünkü müzenin tarihinin bu en büyük sergisi zamanda sadece ileriye değil, geriye de gidiyordu. Sürrealizmin bugünü kadar, tarihöncesine de uzanıyordu: 1591’de Arcimboldo ile başlayıp, Carsten Höller ve Magnus Wallin’in 2012 tarihli iki yeni eseriyle sonlanıyordu. Ortalarda bir yerlerde ise Salvador Dalí, Meret Oppenheim ve Max Ernst gibi sürrealizmin ‘klasikleri’ yer alıyordu.[6] Sergi sürrealizmin hiçbir zaman “solmadığı” savı üzerine kurgulanmıştı. “Sanatçılar şok ederek, sürpriz yaparak, rahatsız ederek, dışta görünen gerçekliklerin, katı geleneklerin ve kısıtlayıcı çekingenliklerin gerisindeki iç gerçekliği uyandırmayı amaçlıyordu.”[7] Sergi şu soruya yanıt arıyordu: Sürrealist imgelerin bugün hâlâ şaşırtacak, dehşet uyandıracak gücü var mı?

 

 

Salvador Dalí, The Enigma of William Tell, 1933         

 

Nathalie Djurberg, Florentin, 2004

 

Yıllar önce, 1964’te Paris’de Galerie Charpentier’de düzenlenen Le Surréalisme, Sources - Histoire - Affinités (Sürrealizm, Kökenleri - Tarihi - İlişkileri) başlıklı sergide de sürrealist sanatçıların eserlerinin yanına asılan 16. yüzyıl ressamları Hieronymus Bosch ve Giuseppe Arcimboldo’nun iki resmi akımın kaynaklarına işaret ediyordu. Ayrıca, bu sergide Salvador Dalí, Giorgio de Chirico, Rene Magritte, Francis Picabia, Hans Bellmer, Wilhelm Freddie, Stanislao Lepri, Rudolph Hausner, Victor Brauner, Roland Penrose, Leonora Carrington, Dorothea Tanning, Marc Chagall ve Paul Belvaux gibi sanatçıların yanı sıra, Tiraje Dikmen ve Yüksel Arslan’ın da eserleri sergilenmişti.[8] Birinci Sürrealist Manifesto’nun yayınının 90. yılı dolayısıyla 2014’te Galeri Nev hem Ankara’da hem İstanbul’da Tiraje Dikmen ve Yüksel Arslan ile yine İstanbul kökenli bir ‘çağdaş’ sürrealist olan Ody Saban’ın sergilerini açmaya hazırlanıyor.

 

                               Max Ernst, Surréalisme sergisi afişi, 1964                              Yüksel Arslan, Arture 28, 1963

 

Sürrealizm ve Rüya

Görünürde karşıt olan iki hali, rüya ile gerçekliği uzlaştırmak sürrealistlerin temel meselesiydi. Madrid’de, Museo Thyssen-Bornemisza’da 8 Ekim 2013’ten 12 Ocak 2014’e kadar açık kalacak olan El surrealismo y el sueño (Sürrealizm ve Rüya) sergisi, André Breton, Salvador Dalí, Paul Delvaux, Yves Tanguy, René Magritte, André Masson, Max Ernst, Jean Arp, Claude Cahun ve Paul Nougé gibi sürrealizmin ‘tarihsel’ temsilcilerinin resim, çizim, kolaj, heykel ve fotoğraflarında rüya ile imge arasındaki derin ilişkinin izini sürecek.

Aynı temayı ele alsa da öncekinden farklı bir sergi yine Ekim’de Paris’de Maison Victor Hugo’da açılacak: La Cime du rêve ,Victor Hugo et le Surréalisme (Rüyanın Doruk Noktası, Victor Hugo ve Sürrealizm). Sürrealizm Manifestosu’nda André Breton kışkırtıcı bir biçimde Hugo için “ahmaklık etmediği zaman o bir sürrealist” diye yazmıştı.[9] Sergi, Hugo’yu zamanından önce bir sürrealist olarak betimlemek yerine, özellikle bir romantik olması dolayısıyla kurulan ilişkileri, paylaşılan ilgileri ortaya çıkaracak. Az bilinen bir Hugo portesi çizecek. Hugo’nun mürekkep desenleri, Brassaï, André Breton, Max Ernst, Robert Desnos, Oscar Dominguez, Jacques Hérold, Valentine Hugo, Marcel Jean, René Magritte, André Masson, Joan Miró, Nadja, Francis Picabia, Pablo Picasso, Man Ray, Yves Tanguy, Toyen, Unica Zurn’un eserleriyle birlikte görülecek.

 

       Dalí, Dream Caused by the Flight of a Bee..., 1944              Victor Hugo, Hic clavis, alias porta, 1871                                                                            

Sürrealistler, teker teker

Şimdilerde sürrealist sanatçılara adanmış çok sayıda monografik sergi de var. Bunların çoğu geniş kapsamlı retrospektifler.

Centre Pompidou’da, açık kaldığı Kasım 2012-Mart 2013 arasında 790.000 kişinin gezdiği Dalí sergisi Nisan’dan beri Madrid’deki Reina Sofia Müzesi’nde. Sergide Dalí resim, heykel ve çizimlerinin yanı sıra, performans sanatı, fotoğraf, tiyatro ve sinemadaki öncü rolüyle ele alınıyor.

Max Ernst: Retrospective, 23 Ocak-5 Mayıs 2013’te Viyana’da Albertina’da sergilendikten sonra, 20 Mayıs-8 Eylül 2013’te Basel’deki Fondation Beyeler’e taşındı. Sergide Ernst’in 170’in üzerinde resmi, kolajı, çizimi, heykeli ve bir de kitapları var.

Magritte: The Mystery of the Ordinary 1926-1938 (Magritte: Sıradanın Gizemi 1926-1938) 28 Eylül 2013’te New York’ta, MoMA’da açılacak. Sanatçının “gerçek dünyaya meydan okuyan” erken dönem resimleri, kolajları, nesneleri ve fotoğraflarından 80 tanesi sergide yer alacak. Nesneleri yerinden etme, dönüştürme, başkalaştırma, isimlerini değiştirme ile yarı uyanık halde iken görünen görüntüleri temsil etme bu yıllarda Magritte’in kullandığı yaratıcı teknikler arasındaydı.[10] Sergi 2014 Şubat’ında Houston’a, Haziran’da ise Chicago’ya gidecek.

 

                       Max Ernst, Ubu Imperator, 1923                                     René Magritte, Le paysage de Baucis, 1966

 

Meret Oppenheim'ın 16 Ağustos-1 Aralık 2013'te Berlin'de Martin-Gropius-Bau'daki sergisi, sanatçının bu kentte doğumunun 100. yılı vesilesiyle düzenlenen bir retrospektif. "Özgürlük sana verilmez, alacaksın," diyen sanatçının büyülü nesneleri, rüya sahneleri, mitleri, görünmez olanı görünür kılan betimlemeleri, 'müstesna kadavraları', oyunları, kimlik arayışları, cinsiyetler arasında geçişleri, sergideki eserlerinde beliren teknikler ve temalar.[11]

Sürrealismen & Duchamp, Stockholm’de Moderna Museet’de 27 Mart 2013’te açıldı, 5 Ocak 2014’te kapanacak. Zengin bir Duchamp koleksiyonu olan müze, özellikle onun eserlerini başka sanatçılarla diyalog oluşturacak biçimde sunan sergiler düzenliyor.[12] Duchamp bir sürrealist sayılmasa da, 1936’da Galerie Charles Ratton’daki sergiye katılmakla kalmamış, ertesi yıl Breton’un Paris’teki galerisi Gradiva’nın girişini, 1938’de ve 1942’de ise Paris’te ve New York’ta efsanevi sürrealizm sergilerinin mekânlarını tasarlamıştı.[13]

Dublin’de Irish Museum of Modern Art’da, Leonora Carrington: The Celtic Surrealist (Leonora Carrington: Kelt Sürrealist) sergisi 18 Eylül 2013’ten 26 Ocak 2014’e kadar sürecek. Britanya doğumlu, Meksikalı sanatçı 1936’da Londra’da Max Ernst’in resimlerini görünce akıma kapılmıştı. Mitoloji, simya, peri masalları kadar Meksika’nın büyüsüyle beslenen karmaşık rüya manzaralarından 50 resim, heykeller, duvar halıları ile kâğıt işleri retrospektif sergide yer alacak.[14]

Musée des Beaux-Arts de Lyon’da ise 18 Ekim 2013’te Joseph Cornell et les Surréalistes à New York (Joseph Cornell ve New York’taki Sürrealistler) başlıklı sergi açılacak. Sergideki eserlerin büyük çoğunluğu Cornell’in 1930-1950 arasında yaptığı kolajlar ve asamblajlardan, kutulara yerleştirdiği nesnelerden oluşacak ancak sergide onların yanında Dalí, Duchamp, Ernst ve Ray gibi sürrealistlerin eserleri yer alacak. Böylelikle sergi Savaş sonrası yıllarda New York’ta oluşan sürrealist çevreyi de konu edinecek.[15]

 

Joseph Cornell, Untitled No. 3, Soap-Bubble Set

 

1920’lerde Paris kafelerinde serpilen sürrealizm, 90 yıl sonra dünyayı sarmış gibi görünüyor.

 



[1] 2000’lerde sürrealizme adanmış sergiler bu yazıda değindiğim yakın zamanda gerçekleştirilenlerden ibaret değil. Başka çok sayıda sergi 21. yüzyılın ilk on yılına sığdırıldı: 2003’te Paris’de Pavillon des arts’da Trajectoires du rêve: du romantisme au surréalisme; 2005’de Phoenix Sanat Müzesi’nde Surrealism USA; 2006’da San Francisco Modern Sanat Müzesi’nde Surreal Calder; 2007’de Victoria & Albert Müzesi’nde Surreal Things: Surrealism and Design; 2008’de Berlin’de Sammlung Scharf-Gerstenberg’de Surreale Welten; 2009‘da Manchester Sanat Galerisi’nde Angels of Anarchy, Women Artists and Surrealism; 2010’da Londra’da Barbican Sanat Galerisi’nde The Surreal House; Amsterdam’da Yahudi Tarihi Müzesi’nde From Dada to Surrealism: Jewish Avant-Garde Artists from Romania, 1910-1938; Vancouver Sanat Galerisi’nde The Colour of My Dreams: The Surrealist Revolution in Art; Avustralya’da Brisbane Modern Sanat Galerisi’nde Surrealism: The Poetry Of Dreams ve nihayet 2012’de Whitney’de Real/Surreal ve Los Angeles County Museum of Art (LACMA)‘da In Wonderland: The Surrealist Adventures of Women Artists in Mexico and the United States; San Francisco’da Legion of Honor’da Man Ray | Lee Miller: Partners in Surrealism.

[2] Paul Webster, “Breton Sale Brings Surrealism Off the Wall”, The Guardian (28 Aralık 2002). http://www.theguardian.com/world/2002/dec/28/france.art?INTCMP=SRCH (9 Ağustos 2013).               

[9] "Hugo est surréaliste quand il n’est pas bête."

[13] Lewis Kachur, Marcel Duchamp, Salvador Dalí and Surrealist Exhibition Installations, Displaying the Marvellous (Cambridge, Ma. Ve Londra: MIT Press, 2003).

sürrealizm yaşıyor