Sanatın Sesi ve Sessizliği

26/3/2017 / skopbülten / Cihan Küçük

Donald Trump, başkanlık seçimini kazandığı ilk günden itibaren yoğun protestolarla karşı karşıya kaldı. Sanatçılar, küratörler, sanat eleştirmenleri bireysel ve toplu halde Trump’ın politikalarına karşı olduklarını daha seçim zamanı açıklarken; aralarında Whitney, MoMA ve Guggenheim gibi müzelerin bulunduğu sanat kurumları da Trump yönetimine ve politikalarına karşı ayağa kalkmış durumda.

Trump’ın 8 Kasım 2016 tarihinde kazandığı başkanlık seçiminden hemen sonra Whitney Müzesi koleksiyonunda yer alan Annette Lemieux’nün “Left Right Left Right” adlı eseri sanatçının talebi doğrultusunda ters çevrilerek sergilenmeye başladı.[1] Lemieux’nun eseri, aralarında Martin Luther King Jr. ve Richard Nixon’ın da bulunduğu otuz figüre ait havaya kalkmış yumruğun baskısından oluşuyor. Whitney Müzesi’nden yapılan açıklamada sanatçının neden böyle bir eyleme başvurduğu kendi cümleleriyle özetleniyordu: “Dünya tersine döndü.”[2]

 

Whitney Müzesi çalışanları Annette Lemieux’nün “Left Right Left Right” adlı eserini ters çevirirken

 

Amerikan sanat dünyası, seçimi kazanan Trump’ın başkanlık yeminini edeceği 20 Ocak 2017 günü için büyük bir greve hazırlandı. #J20 adı verilen grev çağrısının metni aralarında Occupy Museums’un kurucusu Noah Fischer, sanatçı Hans Haacke ve Richard Serra, eleştirmen-yazar Hal Foster ve Gregory Sholette, Hyperallergic kurucusu Hrag Vartanian gibi isimlerin olduğu bir grup tarafından imzalandı.

Trump’ın başkanlık koltuğunu oturduktan sonraki ilk icraatlarından biri, başkanlık kararnamesiyle nüfusunun çoğu Müslüman olan yedi ülkenin vatandaşlarına ülkeye giriş yasağı getirmek oldu. Bu kararname, temelleri göçmenlik üzerine kurulmuş olan Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük tartışmalara yol açtı. Trump’ın göçmen kararnamesi mahkemeden geri dönerken; sanatçılar ve sanat kurumları da yeni başkanlarına gereken tepkiyi göstermekten geri kalmadılar. MoMA, koleksiyonunu sergilediği salonlarda Picasso, Matisse gibi sanatçıların eserleri yerine Trump kararnamesiyle ABD’ye girişi yasaklanan ülkelerden seçtiği sanatçıların eserlerini sergilemeye başladı. Sergilenen eserlerin etiketlerine şu not eklenmişti:

Bu eser, 27 Ocak 2017’de yayınlanan başkanlık kararnamesiyle vatandaşlarının ABD’ye girişi engellenen ülkelerin birinden gelen bir sanatçıya aittir ve müzemiz için olduğu kadar ABD için de hayati bir öneme sahip olan konukseverlik ve özgürlük ideallerini savunmak amacıyla beşinci katta bulunan sergi salonlarına yerleştirdiğimiz birkaç eserden biridir.

MoMA’nın tepkisinin bir benzeri de Davis Museum’dan geldi. Müze, göçmenler tarafından müzeye bağışlanmış veya aralarında Willem de Kooning ve Hans Hoffman’ın da bulunduğu göçmen sanatçılar tarafından yapılmış sanat eserlerini Trump’ın kararnamesine tepki olarak sergilerinden çekme kararı aldı.[3]

 

Trump’ın göçmen kararnamesine tepki olarak MoMA’nın sergilemeye başladığı, İranlı sanatçı Parviz Tanavoli’nin “The Prophet” adlı eseri.

 

Davis Museum’da sergilerden çekilen eserlerin yerine yerleştirilen etiketler: “Made by an immigrant / Bir göçmen tarafından yapılmıştır”

 

Müzeler daha ilk günden itibaren Trump’ın göçmen kararnamesine itirazlarını farklı şekilde dile getirirken, 242 üyesi bulunan Amerikan Sanat Müzeleri Direktörleri Birliği (AAMD) de yaptığı açıklamayla bu kararnameye karşı olduğunu açık bir şekilde kamuoyuyla paylaştı.[4] Birliğin açıklamasının yanı sıra birçok kurum da kendi yayın organlarından yeni başkan Trump’a ve onun politikalarına açıkça karşı olduklarını belirten bildiriler yayınladırlar. Örneğin J. Paul Getty Vakfı Başkanı James Cuno, kurumunun web sitesinden yaptığı açıklamada, bu kararı “tedbirsiz, gereksiz ve yıkıcı” olarak tanımlayarak sert bir şekilde eleştirdi.[5]

Trump’ın bu ilk icraatına karşı tepkiler yalnızca müze ve sanat kurumlarından gelmedi. Aralarında Barbara Kruger, Hal Foster, Mariam Ghani, Rirkrit Tiravanija gibi sanatçı ve eleştirmenlerin olduğu 500’den fazla sanat emekçisi bir bildiri imzalayarak göçmen kararnamesini sert bir biçimde eleştirdi.[6] Olafur Eliasson, Isaac Julien, Ed Ruscha, Tacita Dean, William Kentridge’in de yer aldığı başka bir grup sanatçı da ABD ile birlikte Avrupa’da da yükselen sağ popülist politikalara karşı mücadele etmek için Hands off our Revolution [Devrimimize Dokunma] eylemini ortaya koydular. Amerikalı aktör, film yapımcısı ve performans sanatçısı Shia Labeouf, Donald Trump’ı hedef tahtasına koyduğu “HEWILLNOTDIVIDE.US” başlıklı eseri sebebiyle tutuklanırken,[7] eserin sergilendiği Museum of the Moving Image, yaptığı açıklamayla Trump’ın başkanlık süresi boyunca sergilenmesi tasarlanan eserin güvenlik sebebiyle 10 Şubat 2017 tarihi itibariyle yerinden kaldırılacağını açıkladı.[8]

MoMA, Trump politikalarına karşı tepkisini açık bir şekilde sunarken kendi de tepkilerden nasibini aldı. Trump’ın danışmanlarından Larry Fink’in MoMA mütevelli heyeti üyesi olması nedeniyle müze Occupy Museums tarafından tekrar işgal edildi. İşgal sırasında yayınlanan bildiride MoMA, Trump yönetimini “normalleştirmek”le suçlandı.[9]

 

Occupy Museums’un Larry Fink işgali, MoMA

 

Trump’a geç de olsa tepki veren bir başka müze de Guggenheim oldu. Müze direktörü Richard Armstrong yayınladığı açıklamayla göçmen kararnamesinin Amerika Birleşik Devletleri’nin açıklık, hoşgörü ve eleştirel düşünme ilkelerine zarar verdiğine dikkat çekti.[10]

Trump yönetimine karşı daha ilk günden sert bir şekilde tepki koyan sanatçıların ve müzelerin protestoları, bize Türkiye'de aynı çevrelerde öteden beri süren sessizliği düşündürüyor.