Geçtiğimiz kırk yıl içerisinde neoliberalizm sonucunda küreselleşen toplumlarda sanatın konumu kökünden değişti. Az sayıda uluslararası sanat merkezinde ve belirli mekânlarda yoğunlaşan bir dizi bağımsız sanat pratiğinden çok daha kapsamlı “sanat dünyaları” türedi. Ardı arkası gelmeyen bienallerden, sanat fuarlarından ve küresel galerilerden tutun da sayıları gittikçe çoğalan yerel ve ulusal galerilere ve sanat etkinliklerine kadar, çeşit çeşit sanat dünyası var. “Çağdaş sanat” artık her an her yerde mevcut – bu durum sanat tarihçileri ve eleştirmenler tarafından büyük ölçüde belgelenmiş olsa da, sanat ve görsel kültür alanında deneyim sahibi olanlar arasında yaratıcılığın küresel ekonomide oynadığı role pek değinen olmadı. Politik meselelerle uğraşan bir sanatçının ve eylemcinin bakış açısıyla, küresel sanat dünyasının yükselişine dair karşı-tarihsel bir anlatım sunan yeni kitabıyla Gregory Sholette işte bu boşluğu dolduruyor. Bu kitap, geleneksel bir sanat tarihi kitabı olmanın çok ötesine geçiyor; geç kapitalizmde yaratıcılığın politik ekonomisini ortaya koymaya talip oluyor.
Kitaba adını veren “karanlık madde” fizikten alınmış bir metafor. Karanlık madde, görünmez olmakla birlikte, evrenin bütünlüğü açısından vazgeçilmezdir. Sholette’e göre, küresel yaratıcı ekonominin görünmez kısmı da –henüz başarı kaydedememiş sanatçılar, “marka” sanatçıların eserlerini üreten imalatçılar, sanat dükkânlarından alışveriş yapanlar ya da sergilere ve galeri etkinliklerine katılanlar– sanat dünyası açısından aynı ölçüde vazgeçilmez.
Sholette, sanat kolektiflerindeki otuz yıllık deneyiminden faydalanıyor. Yer yer bu deneyimi ayrıntılı bir şekilde aktaran kitap aynı zamanda sanat ve yaratıcı ekonominin karşı konulmaz yükselişini anlamaya yönelik bir dizi analitik ilke sunuyor. Bir sanatçı olarak ortaya koyduğu eserlerin yanı sıra Sholette’in iki önemli kitapta imzası var: Blake Smitson’la beraber kaleme aldığı Collectivism After Modernism: The Art of Social Imagination After 1945 (2007) ve Nato Thompson’la birlikte yazdığı The Interventionists: Users’ Manual for the Creative Disruption of Everyday Life (2004).
Kapak da başlık da kitabın önemini eksiksiz bir şekilde iletmeye yetmiyor. Tanıtım yazıları ve altbaşlık ise yalnızca mevcut krizin doğurduğu kaygılara odaklanan bir kitapla karşı karşıya olduğumuz izlenimi yaratıyor. Oysa, Sholette New York ve Chicago’daki deneyimlerinden hareketle, eylemcilikte açığa çıkan ve eylemcilik olarak sanata ilişkin arşiv çalışmasına dayanan bir tarih sunuyor. Bunu yaparken de dünya genelindeki benzeri faaliyetlere ilişkin çarpıcı bir farkındalık sergiliyor. Karanlık Madde, radikal sanat kolektiflerine ilişkin etkileyici bir tarih kitabı: 1970’lerde etkin olan Art Workers’ Coalition’dan 1980’lerde faaliyet gösteren Political Art Documentation/Distribution’a, 1980’lerin REPOhistory’sine ve Temporary Services, Yomango ve Critical Art Ensemble gibi günümüzde faaliyet gösteren topluluklara kadar birçok radikal sanat kolektifi bu kitapta kendine yer buluyor. Bu külliyatla ilgilenen herkes, çoğu Sholette’in kendi arşivinden alınmış çarpıcı görsellerin eşlik ettiği bu anlatımdan çok şey öğrenecektir.
Yine de, kitap, radikal kolektiflere dair büyüleyici detayları yeniden gündeme getirmekten çok daha önemli bir işi başarıyor. Sholette, İtalyan otonomcu Marksist teorilerden hareketle, neoliberalizmin “tamamıyla dışladığı şeyin varlığına/yokluğuna bağımlı olduğunu” gösteriyor, yani: “mekanik olarak kuşattığı ve dışarı attığı, her daim mevcut bir kültürel üretim fazlasına”. Sholette’e göre, sistemin ayakta kalmak için kültürü haddinden fazla üretmesi gerekiyor – nitekim kültürü böylesine “cazip bir model” haline getiren şey, tam da “fazlalığı seferber etme” yetisi. Kültür emeğinin, doktora dereceli kadrosuz hocalardan, garsonluk yapan oyunculardan, çocukların doğum günü partilerinde çalan klasik müzik sanatçılarından müteşekkil “gölge ekonomisi”, dışlandığı “yüksek kültür endüstrisini” ayakta tutuyor ve ona istikrar sağlıyor.
Buna rağmen Sholette hiçbir şekilde kötümser değil. Aksine, bir dizi yeni kültürel pratikte “sanatı yaşama” çevirmeye yönelik eski arzunun –yani, bir meta olarak kültürle gündelik hayat pratikleri arasındaki ayrımları yok etme arzusunun– izlerini buluyor. Kitabın bazı yerlerinde bu “karanlık madde”nin, farklı bir toplumsal oluşuma işaret edecek şekilde “pıhtılaştığını” ima ediyor gibi. Sonuç bölümünde ise dikkatimizi “ani direniş patlamaları”na (işyeri direnişleri, sanat performansları ve sanatsal müdahaleler) çekiyor.
Dark Matter: Art and Politics in the Age of Enterprise Culture, Pluto Press, 2011
Karanlık Madde: Girişimcilik Kültürü Çağında Sanat ve Politika, çev. Murat Şaşzade, Doruk Yayınları, 2013
Nicholas Mirzoeff ’in “What Matters” başlıklı yazısından kısaltılarak çevrilmiştir.