Explication des peintures, sculptures, et autres ouvrages, de messieurs de l'Académie royale, Paris, 1767
Fransız tarihçi Jean Rou (1638-1711), Paris’teki Resim ve Heykel Kraliyet Akademisi’nin 1667’de kısmen kamuya açık olarak düzenlenen sergisini gördükten sonra, anılarında şöyle yazacaktı: “Aynı anda bu kadar muazzam sayıda ve çeşitte eseri görmenin benim için ne müthiş bir manzara olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez”. Kraliyet Akademisi 1648’de XIV. Louis tarafından kurulduktan 19 sene sonra, Akademi sergisi kısmen kamuya açılmıştı. Rou’nun serginin genişliği karşısında ifade ettiği hayranlık, Akademi’nin “Salon” olarak bilinen teşhirinin 18. ve 19. yüzyıl Avrupa sanatı üzerindeki büyük etkisinin habercisiydi – ta ki 19. yüzyıl sonunda Paris’e damgasını vuracak avangard ve bağımsız sergiler nedeniyle bu etkisini kaybedene dek.
Salon sergilerinin kısmen de olsa kamuya açılmasıyla birlikte, “sergi kataloğu” fikri de doğmuştu. İlk kez 1673 Salonu’nda yayınlanan livret, yani katalog, başta sadece eserlerin listesi ile teşhir düzenlerinden oluşan küçük bir kitapçık biçimindeydi. 1742’ye gelindiğinde eserler numaralandırılıp sanatçılarına göre düzenlenmeye başlamıştı. 1746’da ise katalogda, Étienne La Font de Saint-Yenne’in yazdığı ve ilk ciddi sanat eleştirisi örneği olarak tanımlanabilecek beş makale yer alıyordu.
Önceleri katalogların başlığı ve verilen bilgilerin düzeni sergiden sergiye değişiyordu. Salon sergileri 1737’den itibaren kamuya açık olarak her yıl düzenlenmeye başladı ve katalog başlıkları da bu tarihten sonra –en azından Devrim’e kadar– standart hale geldi. Ancak Salon’un gerek yönetiminde gerek sergilerinde tarih boyunca değişimler yaşanmaya devam etti ve bu değişimler sergi kataloglarına da yansıdı.
“Liste des tableaux et des ouvrages de sculpture”, Paris, 1699
“1824 Sergisi Sonunda Kral Sanatçılara Ödüllerini Dağıtıyor”, C. Normand’ın gravürü (Heims’in bir resminden Fremy’nin yaptığı çizim üzerine).
Katalogların zaman içinde geçirdiği değişim, hem Salon’un sanat alanındaki tek otorite olma özelliğini kaybetme sürecine ışık tutuyor, hem de önceleri yalnızca sınıflandırıcı ve betimleyici nitelik taşıyan sergi kataloglarının zamanla yorumlayıcı ve eleştirel bir boyut kazandığını gösteriyor. Katalogların değişimi teknoloji ve bilimdeki gelişmeleri de yansıtıyor: dizgi ve baskı teknikleri sayesinde yazılı betimlemelere önce siyah-beyaz gravürler, sonra renkli illüstrasyonlar, ve nihayet fotoğraflar eşlik etmeye başlıyor.
Salon’a ve Kraliyet Akademisi’ne, zamanın yaşamından kopuk, kendi içine kapalı bir yüksek kültür kalesi olarak bakmak cazip olsa da, Salon kataloglarına zamanla sergilerin alımlanması üzerinde etkili olacak eleştirel metinlerin de dahil edilmesi, sergilerin modern hayata odaklandığına, hatta onu yansıttığına işaret ediyor. Bu değişimin en belirgin tezahürlerinden biri katalogların boyutlarının giderek büyümesi: ilk livret’ler birkaç sayfadan ibaretken, sonraları seçici kurul ve eleştirmenler hakkında bilgi ve biyografiler de ekleniyor ve katalogların sayfa sayısı epeyce artıyor. Kataloglar, sanat tarihi ve eleştiriye, halkın beğenisini şekillendirmek gibi yeni bir işlevin yüklendiğine işaret ediyor.
Fransız Devrimi’nin hemen öncesi ile hemen sonrasında yayınlanan kataloglar arasındaki farkları incelediğinizde, politik çalkantıların katalog sayfalarına nasıl yansıdığını görebiliyorsunuz. Devrim’den önce Fransız hükümeti izleyicilerde vatanseverlik duyguları uyandıracak eserler sipariş etmişti, Jacques Louis David’in 1785 Salonu’nda sergilenen “Horatius Kardeşlerin Yemini” tablosu gibi. Devrim yıllarında ise Salon sergilerinde olağanüstü değişimler yapıldı: 1791’de Ulusal Meclis sergiyi bütün sanatçılara açtı ve kataloglarda sanatçıları akademik mevkilerine göre sıralama uygulamasından vazgeçti. 1793’te Kraliyet Akademisi ilga edildi ve o yıl Salon sergisinin yönetimi Sanat Komünü’ne emanet edildi. Komün, kataloğa eklediği uzun önsözde sanatsal özgürlüğün önemini vurguluyor, politik özgürlük mücadalesiyle sanatın bağına değiniyordu.
Jacques Louis David, “Horatius Kardeşlerin Yemini”, 1784
Commune des Arts, de Peinture Sculpture Architecture et Gravure, kaşe
19. yüzyılın sonlarında, 1863’teki Salon des Refusés ile başlayıp Salon des Indépendants ve Salon d’Automne’la devam eden süreçte, geleneksel Salon’un dışında sergi kataloglarının yaygınlığı Fransa’da sanat çevresinin ne kadar değiştiğini ve eski öncünün artık sanatsal beğeniyi belirleyen tek yargıç olmadığını gösteriyor. Sanatçılar, sanat tacirleri ve politik figürler sergilere daha fazla sanatçının dahil edilmesi için seçici komiteye baskı yapıyordu. Nitekim 1850’deki sergiye 4000 eser kabul edilmişti. Bu genişleme Salon kataloglarına da yansıyordu.
Katalogların ve sayfalarında yer verilen eleştirilerin zamanla daha geniş kesimlere ulaşması, Manet gibi sanatçıların geleneksel akademik stillere karşı çıkmalarında da etkili olmuştu. 20. yüzyıl başlarına gelindiğinde artık resmî Salon sergileri üzerine yığınla yorum ve belge yayınlanıyor, her biri kendi kataloğunu basan pek çok rakip sergi düzenleniyordu.
Bugün bu özgün kataloglar nadir bulunan birer koleksiyon nesnesi konumunda, ancak asıl mirasları, bir serginin kaldırıldıktan sonra bile etkili olmaya devam edeceği fikrine kaynaklık etmiş olmalarına dayanıyor.
Tausif Noor’un 2016’da Washington’daki National Gallery’de açılan In the Library: Growth and Development of the Salon Livret sergisi üzerine yazdığı How Art Criticism Emerged from the Catalogues of the Paris Salons başlıklı metinden ve serginin basın broşüründen derlenerek çevrildi. Broşürün tamamı için bkz. salon-livret-brochure.pdf [EG]