/ Pasajlar / Sanat, Hayat, Devrim, Marksizm

 

Philippe Sollers, Marcelin Pleynet, Jean Thibaudeau, Gilles Deleuze, Jacques Roubaud. Mayıs 1968

 

Aforizmalar

 

Materyalist bir psikiyatri, arzunun içine üretimi ve karşılığında üretimin içine arzuyu sokan psikiyatridir. (25)

Evet, birçokları gibi yayılmış bir faşizmin geliştiğini ilan ediyoruz. Henüz hiçbir şey görmedik, faşizmin gelişmemesi için hiçbir neden yoktur... Arzunun kendisi, bizzat bilinçdışının oluşumlarını bağlayan devrimci bir tavır almadıysa, ezilen sınıfların çıkarlarına uygun devrim de olmaz. Zira arzu, her şekilde altyapıya bağlıdır... Ezilmeye karşı, yavaş yavaş kapitalist sistemin bütününü tartışma konusu yapmayan... hiçbir arzu konumu yoktur. (Félix Guattari, 26, 27)

Psikanaliz kapitalizm gibidir: Sınırı pekâlâ şizofrenidir, ama durmadan sınırı geri itip onu önlemeye çalışır... Kapitalist paranoya ve devrimci şizofreni, böyle söyleyebiliriz çünkü bu sözcüklerin psikiyatrik anlamından yola çıkmıyoruz, tersine... toplumsal ve siyasal belirlemelerinden yola çıkıyoruz. Şizo-analizin tek bir amacı var, o da devrim makinesinin, sanat makinesinin, analitik makinenin birbirlerinin parçaları ve çarkları haline gelmesidir... iki kutup söz konusu, bir faşist paranoyak kutup ve bir şizo-devrimci kutup. (Félix Guattari ile birlikte, 28, 31)

Söz konusu olan,... varoluş tarzlarının oluşturulması ya da ölümü, ölümle olan ilişkilerimizi de ilgilendiren yaşam olanaklarının icat edilmesidir: Özne olarak değil, sanat yapıtı olarak [özneleşme süreci olarak] varoluş. (102)

Foucault'nun söylediği, ölümün ya da deliliğin önüne ancak varoluşu bir "tarz", bir "sanat" haline getirerek geçebileceğimizdir... Özneleşme, varoluş tarzlarının ya da yaşam stillerinin üretilmesidir. (124)

Beni ilgilendiren; sanat, bilim ve felsefe arasındaki ilişkilerdir. Bu disiplinlerden hiçbiri diğerine göre ayrıcalıklı değildir. Her biri yaratıcıdır. Bilimin gerçek amacı fonksiyonlar yaratmak, sanatın gerçek amacı hissedilir yığışmalar [agrégats] yaratmak ve felsefenin amacı kavramlar yaratmaktır. (s.134)

Duygu [affect], algı [percept] ve kavram [concept] üç ayrılmaz güçtür; sanattan felsefeye, felsefeden sanata gider dururlar. (148)

[Felsefe] her zaman yaşam vermek için, yaşamı hapsolduğu yerden kurtarmak için, kaçış çizgileri çizmek için yazılır. (151)

...yeni filozoflar Marx'ı ihbar ederlerken, kendilerinde gizemli bir şekilde bütün varlığını yitiren kapitalin yeni bir analizini hiçbir şekilde yapmazlar, Marx'tan kaynaklandığını varsaydıkları Stalinci siyasal ve etik sorunları ihbar ederler. (156)

... insan haklarını çiğneyen devletler, insan haklarını referans gösterenlerle, deri üzerindeki urlar gibi, öyle bağlılık içindedirler ki, adeta iki tamamlayıcı işlev görürler. (163)

Devlet ancak ötesiyle, tek dünya piyasasıyla ve berisindekilerle, azınlıklarla, oluşlarla, "insanlarla" ilişkili olarak düşünülebilir. Ötede hüküm süren paradır, iletişim kuran odur ve bugün bizde eksik olan, bir Marksizm eleştirisi değil, Marx'ınki kadar iyi olacak ve onu sürdürecek modern bir para kuramıdır. (163)

Filozoflara sponsor bulunması, formalarının markalarla dolu olması çok hoş olmazdı, ama bu belki zaten olmuştur. (165)

Mimarlık her zaman bir siyaset olagelmiştir ve her yeni mimarinin devrimci kuvvetlere ihtiyacı vardır; mimar kendi hesabına devrimci olmasa da, "bir halka ihtiyacımız var" diyebilecek olan mimarlıktır. (168, 169)

'68, tüm iktidar ilişkilerinin, uygulandıkları her yerde, yani her yerde açığa çıkarılması olmuştur. (115)

Oluşlar kesinlikle tarihle aynı şey değildir... '68 Mayısı, tarihe baskın yapan bir oluş olmuştur. (164)

İnsanların tek şansı devrimci oluştadır, bir tek o, utancı önleyebilir ya da hoş görülmeze karşılık verebilir. (181)

Sanıyorum ki, Félix Guattari ve ben Marksisit kaldık, belki de iki farklı şekilde, ama her ikimiz de. Şu var ki, kapitalizmin ve gelişimlerinin analizine odaklanmayan bir siyaset felsefesine inanmıyoruz. Marx'ta bizi en çok ilgilendiren, kendi sınırlarını ileri götürmeyi sürdüren ve onlarla hep daha büyük ölçekte karşılaşan içkin sistem olarak kapitalizmin analizidir.(181)

... şimdiki durumda kapitalizm üretim hedefli değildir... Bu fazla üretim kapitalizmidir... ürün için kapitalizmdir, yani satış için ya da piyasa için... fabrika yerini korporasyona bırakmıştır. Aile, okul, ordu, fabrika,... hissedarlarından başka bir şeyi olmayan tek bir korporasyonun... kodlanmış figürleridir. Sanat bile, bankanın açık devrelerine dahil olmak üzere kapalı ortamları terk etmiştir... Çürüme ve yozlaşma burada yeni bir güç kazanır. Satış hizmeti, korporasyonun merkezi ya da "ruhu" olmuştur. Bize koporasyonların bir ruhu olduğu öğretilir ki bu, dünyadaki en dehşet verici haberdir. (191)

Siyasete bir tür geçişi, Guattari sayesinde, Foucault sayesinde, Elie Sambar sayesinde, '68 Mayısı ile birlikte, belirli problemlerle temasa geçtiğim ölçüde kendi hesabıma yaptım. Anti-Oedipus: Kapitalizm ve Şizofreni bütünüyle bir siyaset felsefesi kitabı oldu. (180)

Yaratmak iletişim kurmak değil, direnmektir. (154)

İletişim öncelikle bir enformasyonun aktarılması ve yayılmasıdır. O halde enformasyon nedir? Bu çok karmaşık değildir, herkes bilir, enformasyon bir buyruk tümceler bütünüdür. Size bir enformasyon aktarıldığında, bu, size inanmanız gerektiği varsayılan şeyler söyleniyor demektir... Aslında inanmamız değil, inanıyormuş gibi davranmamız bekleniyor. İşte bu enformasyondur, iletişimdir... Enformasyon tam tamına bir denetim sistemidir... enformasyon belli bir toplumda yürürlükte olan buyruk tümcelerini denetleme sistemidir.

Sanat eserinin iletişimle bağı nedir? Hiçbir bağı yoktur. Sanat eseri bir iletişim aracı değildir. Sanat eserinin iletişimle işi olmaz. Sanat eseri en ufak bir enformasyon kırıntısı bile içermez. Buna karşılık sanat eseriyle direnme eylemi arasında temel bir yakınlık var... direnen tek şey sanat olmasa da, sanat direnir... Her direnme eylemi bir sanat eseri değilse de, bir bakıma öyledir. Her sanat eseri bir direnme eylemi değildir, ama bir bakıma öyledir de. (34-39)[1]

En büyük sanatçılar (kesinlikle popülist sanatçılar değil) bir halka çağrıda bulunurlar ve "halkın eksik olduğunu" saptarlar: Mallarmé, Rimbaud, Klee, Berg. Sinemada, Straublar. Sanatçı bir halka çağrıda bulunmaktan başka bir şey yapamaz, girişiminin en derininde ona ihtiyacı vardır... Sanat, direnendir: Ölüme, köleliğe, alçaklığa, utanca direnir. (183)

Hiçbir sanat eseri yoktur ki, henüz var olmayan bir halka seslenmesin. (41)[2]

Denetim ya da iletişim toplumlarının,... komünizme yeniden şans verebilecek direniş biçimlerine yol açıp açmayacağını soruyorsunuz.. Bilmiyorum, belki. Ama bu, azınlıkların yeniden söz alabilmesi ölçüsünde olmayacaktır. Belki de söz, iletişim çürümüştür. Para bütünüyle onların içine sızmış: Kazara değil, doğası gereği. Sözden uzaklaşmak gerekir. Yaratmak her zaman iletişim kurmaktan farklı bir şey olmuştur. Belki de önemli olan, denetimden kaçıp kurtulmak için, iletişim dışı boşluklar, söz kesiciler yaratmak olacaktır. (185)

 

Pasajların sonunda yer alan parantez içindeki rakamlar, sayfa numaralarıdır. Dipnotla kaynağı belirtilen alıntılar haricindeki tüm pasajlar, Müzakereler kitabından alınmıştır: Müzakereler, çev. İnci Uysal (İstanbul: Norgunk, 2013)



[1] Gilles Deleuze, İki Konferans-Yaratma Eylemi Nedir?, Çev: Ulus Baker (İstanbul: Norgunk, 2003).

[2] A.g.e.

pasajlar, sanat-hayat