Panama'da 1977'de kurulan Mossack Fonseca, zenginlere servetlerini gizlemeleri ve vergi kaçırmaları için hizmet veren, dünyanın dördüncü büyük offshore hukuk şirketi. Şirketin sloganı, "Hak Ettiğiniz Gibi Servet Yönetimi". Şimdi ortaya dökülen belgeler bu sloganın ne anlama geldiğini gayet güzel açıklıyor. Şirket, yasaların dışına çıkmadığını iddia etse de, “Panama Belgeleri”, "servet yönetimi"nin arkasındaki kara para aklama, vergi kaçırma gibi suçları gözler önüne seriyor.[1] Sızan belgelerle, 20 yıl önce dünya sanat piyasasını sarsan bir müzayedenin gerisinde yatan dalavereler de aydınlanıyor.
1997'de New York'taki Christie's müzayede evinde gerçekleşen bir satışta, Ganz ailesine ait modern sanat koleksiyonu, o zamanki rekorları kırarak, toplam 206,5 milyon dolara el değiştirmişti. O zamanki özel koleksiyonların en önemlilerinden biri sayılan Ganz koleksiyonunda, Picasso, Jasper Johns, Robert Rauschenberg gibi sanatçıların eserleri yer alıyordu. Müzayedede Picasso'nun Cezayirli Kadınlar tablosunun, adı açıklanmayan esrarengiz bir Orta Doğulu'ya satıldığını ilan eden çekiç indiğinde, rakam 31,9 milyon dolara çıkmıştı. Çoğu kişiye göre bu satış, sanat dünyasında bir dönüm noktasına işaret ediyordu. Sanat, artık emlak ve borsayla aşık atan küresel bir yatırım alternatifi haline gelmişti.
O Kasım akşamı Christie's'i dolduranların bilmediği bir şey vardı: Cezayirli Kadınlar da dahil, "Ganz Müzayedesi"ndeki eserlerin çoğu Ganz ailesi tarafından zaten önceden satılmıştı. Altı ay önce yapılan gizli bir pazarlık sonucunda, bir offshore paravan şirket olan Simsbury, resimlerin en değerlilerini satın almış ve aynı gün satışa çıkarmak için Christie's'e başvurmuştu. Resimler "Ganz Koleksiyonu" olarak pazarlanacaktı. Dünyanın en başarılı spekülatörlerinin finansal riskten korunma yöntemleri (hedging) konusunda bir ders sayılan bu girişimin ayrıntıları Panama Belgeleri ile ortaya serildi.
Kara Çarşamba, Lewis & Soros
Resimleri satın alan offshore şirketi Simsbury'nin sahibi, ketum milyarder Joe Lewis, para ticaretiyle uğraşıyordu. Lewis, 1992'de Georges Soros'la birlikte kotardığı spekülatif işlemler sonucunda İngiliz sterlininin çakılmasına neden olmuştu. Kara Çarşamba diye adlandırılan bu olay sırasında spekülatörler borç aldıkları parayı piyasaya sürerek, sterlinin değerini düşürmüşler ve birkaç dakika içinde yüklü miktarda sterlini bu düşürdükleri değerden geri alarak büyük bir mali krize yol açmışlardı. Soros kendi sahip olmadığı sterlinleri alıp satarak bir milyar sterlin kazandığını sonradan açıklayacaktı.[2] O günlerde Soros, bu krizin mimarı olarak medyada topa tutulurken, kazancın büyük kısmını ele geçiren Lewis sessizce ortadan çekilmişti.
Gösterişten uzak duran Lewis'in, kimi futbol takımlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda örtülü yatırımı bulunuyor. Bu yatırımlar Aviva ismi altında holdingleşen Bahamalar'da kayıtlı şirketlerin üstünde. Aviva, aslında Lewis'in devasa yatlarına verdiği isim. Yatları hem ofis hem sanat galerisi olarak kullanıyor. Lewis, dünyanın bir ucundan ötekine Lucien Freud, Klimt, Cézanne ve Picasso'larıyla seyahat ediyor.
Ganz Koleksiyonu ve Christie's Müzayedesi
Victor ve Sallay Ganz çifti, koleksiyonlarını İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki 50 yılda oluşturmuş. Çiftin ölümünden sonra veraset vergileriyle baş edemeyen vârisleri resimleri satmaya karar veriyor. Ve Ganz koleksiyonundaki eserlerden 100'den fazlasını, Londra'daki müzayedeci Spink & Son aracılığıyla Joe Lewis'in Simsbury şirketi alıyor. Bunların arasında, koleksiyonun en değerli eserleri olan üç Picasso da bulunuyor. Tutar 168 milyon dolar. Simsbury alıyor ve daha aynı gün bu eserleri yeniden Christie's'de müzayedeye çıkarmak için girişimde bulunuyor.
Christie's bu satışın başarıyla sonuçlanacağını baştan biliyor. Çünkü Simsbury şirketi, satış rakamının 168 milyon doların altında kalması halinde, bu tutarı ödemeyi önceden taahhüt ediyor. Nasıl olsa satacak olan da, alacak olan da kendisi. Yani Ganz koleksiyonunu aileden satın alan Simsbury şirketi, bunları hemen arkasından Christie's'de müzayedeye çıkarırken, sürülen peyler istediği kadar yükselmezse, kendisine ait eserleri anlaşmalı olarak gene kendisi geri alacak. Eserlerin satılmamasına veya peylerin düşük kalmasına karşı oynanan bir kumar. Neyse müzayede yapılıyor ve satış rakamı 206,5 milyon doları buluyor.
Araştırdıkça düzenbazlık iyice çetrefilleşiyor: En başta, koleksiyonun Ganz ailesinden alımında paravan Simsbury şirketine aracılık eden Spink & Son'un sahibinin de Christie's olduğu ortaya çıkıyor. Christie's'in en büyük hissesi ise Joe Lewis'e ait! Yani Joe Lewis, satın aldığı koleksiyonu, öyle ya da böyle, kendisine ait olan muhtelif şirketler arasında dolaşıma sokarak hedgeliyor; speküle ediyor.
Sanat Piyasasında Bir 'Devrim'
"Ganz Koleksiyonu" müzayedesinde sanatın aynı senet borsasındaki gibi oyunlarla speküle edilmesi ve bu sayede kırılan rekorlar, sanat piyasasında bir 'devrim' sayıldı. Böylece sanatın finansallaşması, sınanarak kanıtlanmış oldu. Sanatın spekülatif değeri tırmandıkça tırmandı ve müzayede şirketlerinin küresel sanat piyasasındaki payı %50'lerin üzerine çıktı. Sonunda Joe Lewis gibi spekülatörlerin oyuncağı haline gelen şaheserler yavaş yavaş finans baronlarının depolarına kalkmaya başladı. Nitekim, 1997 Ganz Koleksiyonu müzayedesindeki eserleri son görenler, eserlerin bir hafta boyunca sergilendiği Christie's salonlarına akın edenler oldu. Sayıları 25.000'i buluyordu.
"Ganz Koleksiyonu" müzayedesi sayesinde, 1997 Christie's için bereketli bir yıl oldu. Rekor satışlara imza attı. Rakibi Sotheby's'i fersah fersah geride bıraktı. Sanat eseri fiyatları ile birlikte Christie's hisseleri de fırladı. 1998 Mayıs'ında lüks markalar sahibi Fransız François Pinault, Christie's hisselerini satın aldı. Lewis'in sahip olduğu hisselere Pinault 200 milyon sterlin ödedi. Böylece Lewis müzayede evine yatırdığı parayı da ikiye katlamış oldu.
Ganz koleksiyonundan herhangi bir resmin halen Lewis'te olup olmadığı bilinmiyor. Bilinen, Picasso'ların tümünün müzayedede yüksek fiyatlara alıcı bulduğu. Başta Cezayirli Kadınlar. Satıştan sonraki 18 yıl boyunca resim bir kez daha gözlerden kayboldu. Söylentilere göre Suudi Arabistanlı bir koleksiyonerin Londra'daki evinin deposundaydı. Geçen Mayıs'ta bir kez daha ve yine Christie's'de ortaya çıktı. Tarih tekerrür ediyordu. Müzayedenin başlığı duruma pek uygundu: "İleriye Doğru Geçmişe Bakmak". Cezayirli Kadınlar'ı yine adı gizli tutulan birisi satın aldı. 160 milyon dolar ödeyerek yeni bir rekor kırdı.[3]
[3] Yazıdaki veriler, The Guardian'da 7 Nisan 2016'da yayınlanan ve gazetenin Panama Belgeleri'ni tarayan muhabirleri tarafından yazılan haberden derlenmiştir: Juliette Garside, Jake Bernstein Holly Watt, "How Offshore Firm Helped Billionaire Change the Art World Forever".