Memleketim

Memleketime

 

Arap halkı değil, Balkan halkı değil, kadim halk değil

            canlı bir memleket, Avrupa memleketi,

nesin sen peki? Çocukların diyarı, açların, yolsuzların,

ağalara çalışan hükümetlerin, gerici valilerin,

saçı biriyantinli ayağı kokan avukatçıkların,

            yobaz amcanla teyzen kadar alçak liberal memurların,

bir kışla, bir papaz okulu, bir halk plajı, leş bir keşmekeş!

Milyonlarca küçük burjuva milyonlarca domuz gibi

            şimdi kiliseler kadar viran sömürge evleri arasındaki

el değmemiş binaların yamacında ite kaka otlamakta.

Vaktiyle var olduğun içindir ki yoksun şimdi;

            vaktiyle bilinçli olduğun içindir ki şuursuzsun şimdi.

Ve sırf Katolik olduğundan idrak edemiyorsun ki

            sendeki kötülük kötülüğün cümlesi, tüm kötülüklerin vebali.

O güzel denizinin[1] dibine bat, azat et âlemi.

 

Çeviri: Elçin Gen

 

 

Bir Papa’ya

 

Sen ölmeden birkaç gün önce, ölüm

gözüne sen yaşta birini kestirdi,

yirmisinde sen öğrenciydin o işçi,

sen soylu varlıklı, o halktan biri:

ama aynı günler ikinizin de üstünden ısırdı

gençleştirmek için yaşlı Roma'yı.

Ölüsünü gördüm, Zucchetto garibin teki.

İçkili dolaşırken gece pazar yerinde

San Paolo'dan gelen tramvayın altında kalıp

çınarlar arasında, raylarda sürüklendi bir süre:

saatlerce tekerlerin altında bekledi:

çevrede üç beş meraklı toplandı sessizce

bakmak için: gelip geçen azdı, saat geçti.

Sen var olduğun için var olan insanlardan biri,

bıçkınlar gibi göğsü bağrı açık yaşlı bir emniyetçi

fazla yaklaşanlara bağırıyordu: “Açılın!” diye.

Derken hastaneden cankurtaran geldi, ölüyü yüklendi,

insanlar dağıldı, giysi yırtıkları kaldı bir iki yerde,

ve az ötede, gececi kahvenin, onu iyi tanıyan

sahibi kadın, yeni gelen birine

Zucchetto tramvay altında kaldı, can verdi, dedi.

Birkaç gün sonra da sen tükendin: Zucchetto

senin kilisenin büyük insan sürüsündendi,

geceleri dolaşan, karnını kimbilir nasıl doyuran,

kimsesiz, yersiz yurtsuz içkici garibin biri.

Haberin yoktu halinden onun: haberin olmadığı gibi

binlerce binlerce mesihten onun gibi.

Zucchetto'ların sevgini niçin hak etmediklerini

kendi kendime sormam, acımasızlık belki.

Analarla çocuklar, bir başka çağın külleri,

çamurları içinde yaşıyorlar rezil yerlerde.

Senin ömrünü geçirdiğin yerin az Ötesinde,

San Pietro'nun güzelim kubbesinin berisinde

Gelsomino bunlardan biri...

Taş ocağının ikiye böldüğü tepenin eteğinde

bir dizi yeni yapıyla bir su birikintisinin orta yerinde

bir sürü izbe, ev değil domuz ini.

Bir işaretin, bir sözcüğün yeterdi

buradaki evlatlarının evlerde oturmaları için,

ne bir işaret verdin, ne bir sözcük söyledin.

Marx'ı bağışlaman istenmiyordu ki! Seni

ondan, onun dininden ayıran dev dalgalar vardı

binlerce yıllık yaşamdan yansıyan:

senin dininde yok mu acımanın yeri?

Papalık ederken sen, binlerce kişi,

ahırlarda bok içinde yüzdü gözlerinin önünde.

Bilirsin, kötülük etmek değil günah işlemek:

asıl günah, iyilik etmemek.

Ne iyilikler edebilirdin! Hiçbirini etmedin:

gelmiş geçmiş en büyük günahkâr sensin.

 

Çeviri: Rekin Teksoy[2]

 



[1] İtalya’yı Roma İmparatorluğu’nun devamı olarak gören İtalyan milliyetçilerinin dirilttiği, Roma döneminde Akdeniz için kullanılan Mare Nostrum [Bizim Denizimiz] kastediliyor. Şiirin özgün kaynağı: “Alla mia nazione/To My Country”, The Selected Poetry of Pier Paolo Pasolini, çift dilli edisyon, ed. ve çev. Stephen Sartarelli, (University of Chicago Press, 2014) s. 294-295 – ç.n.

[2] Pier Paolo Pasolini, Gramsci’nin Külleri, çev. Rekin Teksoy (Nisan Yayınları, 1993) s. 19, 20.

pasajlar