İsrail Devletine Karşı Yeni Kültürel Boykot Kampanyası

25/2/2015 / skopbülten

 

 

Artists for Palestine UK topluluğu tarafından İsrail’e karşı başlatılan yeni bir kültürel boykot kampanyasına yaklaşık 1000 kadar Britanyalı sanatçıdan destek geldi. Geçen hafta The Guardian’da yayınlanan bildiride, topluluk, boykotun çerçevesini ve hedeflerini şu sözlerle ortaya koydu:

İsrail, savaşı, kültür cephesine de taşıyor. İsrail ordusu Filistin’in kültür kurumlarını hedef alıyor ve kültür çalışanlarının serbest dolaşımını engelliyor. İsrailli tiyatro grupları ise Batı Şeria’daki yerleşimciler için oyunlar sahnelemekle kalmıyor aynı zamanda kültür diplomatları olarak “İsrail Markası”nı allayıp pullamak için dünya turnelerine çıkıyorlar. Güney Afrika’daki apartheid sırasında müzisyenler “Sun City”de[1] çalmayacaklarını” duyurmuşlardı; şimdi biz de, İsrail uluslararası hukuku hiçe saymayı bırakıp Filistinlilere uyguladığı sömürgeci zulmü sona erdirene kadar Tel Aviv, Netanya, Aşkelon ya da Ariel’de konser vermeyeceğimizi, ödül kabul etmeyeceğimizi, sergilere, festivallere, konferanslara katılmayacağımızı, ders vermeyeceğimizi ve atölye düzenlemeyeceğimizi duyuruyoruz. 

Boykot esas olarak İsrail devletinin yürüttüğü ya da bir şekilde müdahil olduğu kültürel projeleri hedef alıyor. İmzacılara “İsrail uluslararası hukuka ve evrensel insan hakları ilkelerine riayet edinceye kadar İsrail devletinin davetlerine icabet etmemeleri ve hükümetle herhangi bir bağlantısı olan kurum ve kuruluşlardan fon kabul etmemeleri” yönünde çağrı yapılıyor. Artists for Palestine UK, 2005’ten beri faaliyet içinde olan BDS (Boykot, Tecrit, Yaptırım) hareketinin başlattığı akademik ve kültürel boykot kampanyasının (PACBI) destekçilerinden biri. PCABI, yalnızca devlet destekli kültür ve sanat projelerinin değil, aynı zamanda “[İşgal meselesini konu edindikleri durumlarda bile] İsraillilerin ve Filistinlilerin ortaklaşa yürüttükleri bağımsız projelerin” de boykot edilmesini öngörüyor. Bu tür projelerin, İsraillilerle Filistinlileri eşit aktörler olarak sunduğu ve böylece mevcut durumu “normalleştirmeye” yaradığı savunuluyor. Artists for Palestine UK’in başlattığı yeni kültürel boykot kampanyası ise, İsrail’in işgal politikasına karşı net bir tavır alan her tür projeye katılımı meşru görüyor.

 

 

 

 

 

BDS hareketi, 2005 yılında İsrail’in imajını düzeltmek maksadıyla İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından başlatılan dünya çapındaki halkla ilişkiler kampanyasını (“İsrail Markası”) akamete uğratmak amacıyla örgütlenmişti. O günden bu yana pek çok tanınmış entelektüel ve sanatçı BDS’nin akademik ve kültürel boykot kampanyasına destek verdi. 2006 yılında John Berger bir bildiri yayınlayarak boykotu desteklediğini duyurdu. Bildiride şöyle diyordu:

Boykot, her tür muhalefet karşısında 60 seneden uzun bir süredir varlığını sürdürmeyi başaran iki farklı dışlama biçimine karşı devreye sokulan etkin bir protesto biçimidir. Bu süre zarfında, İsrail, BM kararlarını dikkate alma mecburiyetinden ve uluslarası mahkemelerin kararlarına riayet etme gereğinden kendini muaf tutmuş; sayısız Güvenlik Konseyi kararını hiçe saymıştır. Bunun sonucunda, yedi milyon Filistinli kendi yurtlarında dilediklerince yaşama hakkından mahrum edilmiştir. Ve şimdi de, gün be gün, gelecekte bir ulus olarak var olma haklarından mahrum bırakılmaktalar.

[...] Boykot ilkesel değil, taktiksel bir eylemdir. Bir ilke olarak benimsendiği takdirde, dışlayıcı ve ırkçı olma tehlikesini barındırır. Boykot, belirli bir politikayı ve bu politikaya alenen ya da zımnen destek veren kurumları hedef alır. Amacı, reddetmek değil, değişimi teşvik etmektir. Emin olduğum bir şey var ki, o da, boykot uygulamasının şu veya bu şekilde sistematikleştirilmemesi gerektiğidir. Boykot, kişisel bir değerlendirmeye dayanan, kişisel bir tercih olmalıdır. [...] Önemli olan kendi özgül itirazlarımızı hep bir ağızdan seslendirebilmek ve bizleri temsil etme iddiasında olanların aleni bir suç karşısında özenle muhafaza ettikleri sessizlik duvarını yıkabilmektir. Böylesi bir ortak eylem, geçici bir süre için olsa da, son zamanlardaki gelişmeler karşısında dehşete düştükleri halde öfkelerini etkin bir güç haline getiremeyen sayısız insanın sesi olmamızı sağlayacaktır.[2]

Naomi Klein de “Kanlı İsrail işgaline son vermenin en iyi yolu İsrail’i, Güney Afrika’da apartheid rejimine son veren türden bir küresel hareketin hedef tahtasına oturtmaktır” diyerek BDS’nin kampanyasına desteğini açıklamıştı.[3] Klein, boykot karşıtı tezlere cevaben kaleme aldığı bildiride, “ ‘yapıcı işbirliği’ tabir edilen modelin denendiğini ama tam bir fiyaskoyla sonuçlandığını” ileri sürüyor; bu yaklaşımın İsrail’i uluslararası hukuku hiçe sayarak şiddet dozunu artırmak konusunda cesaretlendirmekten başka bir işe yaramadığını hatırlatıyordu. Klein, Berger’e benzer bir şekilde, boykotun bir “dogma değil taktik” olduğunu öne sürüyordu; bu yönteme başvurulmasının sebebi, ona göre, diğer protesto biçimlerinin başarısızlığa uğradığı bir noktada boykotun İsrail kadar “küçük ve ticarete bağımlı” bir ülkeyi değişime zorlayabilecek olmasıydı.[4]

 

 

Ken Loach, 2010 senesinde İsrail askeri güçlerinin Gazze’ye yol alan Özgürlük Filosuna düzenledikleri saldırının ardından Londra’da düzenlenen protesto gösterisinde

 

Geçtiğimiz yıllarda, boykot çağrılarına kulak veren pek çok sanatçı ve akademisyen oldu. 2009 senesinde yönetmen Ken Loach İsrail devletinin sponsorluğunu gerekçe göstererek Looking for Eric filmini Melbourne Film Festivali’nden çekti.[5] 2013 senesinde pek çok sanatçı Creative Time’ın düzenlediği “Living as Form” başlıklı gezici sergisiden çekildi. Gerekçe, serginin uğrak yerlerinden birinin, Filistin’deki işgalin sürdürülmesinde kilit rol oynayan bir kurum olmasıydı.

Boykot eylemlerinin  ne kadar etkili olduğu tartışmalı olsa da, İsrail’i korkutmayı başardıkları ortada. Nitekim İsrail hükümeti 2011 senesinde İsrail’i boykot etmeye yönelik her tür çağrıyı yasaklayan bir “boykot yasası” geçirdi. Yasağı ihlal eden şirket, kuruluş ve kişiler vergi yardımlarından mahrumiyet, sözleşme iptali, ihalelerden men gibi cezai yaptırımları göze almak zorunda. [AB]

 

Nearly 1000 UK Artists Commit to Cultural Boycott of Israel

A Report on the Cultural Boycott of Israel

Letter: Over 100 Artists Announce a Cultural Boycott of Israel  

 

 

 



[1]1979 senesinde Güney Afrika’nın Bobhutatswana bölgesinde apartheid rejimine başkaldıran yerli halkı zorla yerinden ederek kurulan tatil köyü. 1985 senesinde Steven Van Zandt, apartheid rejimini protesto etmek maksadıyla aynı adla bir şarkı bestelemiştir. Projeye katılan sanatçılar, Güney Afrika’da sahneye çıkmama kararı almıştır.   

[2] “Why a Boycott?”, The Case for Sanctions Against Israel içinde, ed. Audrea Lim (Verso, 2012). [Kitabın tamamına Verso’nun sitesinden ücretsiz olarak ulaşmak mümkün.]

[3] “Israel: Boycott, Divest, Sanction”, The Case for Sanctions Against Israel içinde.

[4] A.g.e.

[5]Looking for Eric, Melbourne Festival, and the Cultural Boycott”, The Case for Sanctions Against Israel içinde.

sanat ve direniş