Hans Richter: Sabah Hortlakları

27/6/2017 / skopbülten

Hans Richter, Sergey Eyzenşteyn, Man Ray

 

Berlin’deki Gessellschaft Fur Neu Musik, 1927’de Baden-Baden’de düzenleyecekleri festival için Hans Richter’e bir kısa film yapmasını teklif eder. Richter’in bu davet üzerine doğaçlama olarak çektiği yaklaşık 9 dakikalık sessiz film, Vormittagsspuk/Sabah Hortlakları başlığını taşır. Filmin müziği Paul Hindemith tarafından bestelenmiştir. Hans Richter, filmde “cansız nesnelerle oynayıp onlara istediklerini yaptırmakla, aniden bir tür siyasi hicve dönüşen bir ritmin ortaya çıktığını” söyler.[1]

Filmde kullanılan nesne ve imgelerin bazıları, o dönem izleyicilerinin fark edebileceği, Alman romantik geleneğine ait açık anlamlar ve örtük imalar içermektedir. Örneğin, on ikiye beş kalayı gösteren saat, tehlike alametini sembolize eden bir metafordur. Uçan şapka ise, filmde temel yer tutan bir diğer metafordur. 1827’den itibaren şapka Alman edebiyatında yaygın olarak kullanılan bir sembol olmuştur. İyi bilinen örneklerden biri, Franz Schubert’in Winerreise ve Lindenbaum başlıklı lied’lerinin metinleridir. 19. yüzyıl Alman kültüründe insanların başları üzerinde uçan şapkalar, yakın gelecekte ciddi bir tehlikenin yaşanacağına işaret sayılır. Şapka, burjuva yurttaşların ayrılmaz parçası, dolayısıyla bir statüko sembolüdür.

 

Max Ernst, “İnsanı İnsan Yapan Şapka”, 1920 

 

20. yüzyıla ait daha bilinen bir örnek, Walter Benjamin’in Charlie Chaplin’in alameti farikası olan melon şapka hakkında yazdıklarıdır: “[Chaplin’in] bir türlü kafasına oturmayan melon şapkası, burjuvazinin hükümranlığının da yalpalamakta olduğu gerçeğini açığa çıkarır”.[2] Max Ernst’in 1920 tarihli “İnsanı İnsan Yapan Şapka” başlıklı kolajında da aynı metafor kullanılmıştır. Freud da, burjuva erkeklerinin vazgeçilmez aksesuarı olan melon şapkanın, bastırılmış arzunun sembolü olduğunu öne sürer.[3]

Naziler iktidara geldikten sonra “dejenere sanat” etiketiyle yaftalanan filmin gösterimi yasaklanır ve bulunan kopyaları imha edilir, böylece Paul Hindemith’in müziği de tamamen kayıplara karışır. Bugün filmin sadece sessiz kopyalarına veya başka bestecilere ait eserlerin eşlik ettiği kopyalarına ulaşılabiliyor. Hans Richter filmin İngilizce kopyasının başına şu sözleri yazar: “Naziler bu filmin sesli kopyalarını ‘dejenere sanat’ yaftasıyla yok ettiler. Film, nesnelerin bile düzene isyan ettiğini gösteriyor.”

 

 


sinema, Dada