New York’ta geçtiğimiz haftalarda Fordham Üniversitesi (Lincoln Center) bünyesindeki The Center Gallery’de Caveat Emptor (satılan malda bir kusur varsa bu alıcının sorumluluğundadır anlamına gelen Latince bir tabir) adında bir sergi açıldı. 26 Temmuzda açılan ve 9 Ağustosta sona erecek bu sergide kimler yoktu ki: James E. Buttersworth, Marc Chagall, Willem de Kooning, Tsuguhara Foujita, Juan Gris, Paul Gauguin, Henri Matisse, Maurice Prendergast, Rembrandt van Rijn, Pierre Auguste Renoir, Andy Warhol ve Hale Woodruff. Farklı tarihsel dönemlerde yaşamış, farklı sanat akımlarının temsilcileri olan bu adları biraraya getirmek ne kadar saçma görünse de, aslında ortak bir noktaları var: bunların hepsi sahte. Sergileme fikrine gelince, o da FBI’a ait. FBI’ın “sanat koleksiyonerliği”ne el atması, 2004 yılında yine kendi çatısı altında Sanat Hırsızlığı Programı denilen, yalnızca sanat ve kültürel mülkiyet suçlarıyla ilgilenecek on yedi özel ajandan oluşan bir birim kurmasıyla başlamış. Esas olarak hırsızlık suçlarıyla ilgilenmelerine karşın, sahte eserler de görev alanlarına giriyor ve o günden bugüne sahte olduğunu ortaya çıkardıkları, kimileri gerçeğinden ayırt edilmesi neredeyse olanaksız, kimileri ise utanç verici derecede beceriksizce taklit edilmiş onca eser arasından bazılarını sergilemenin ilginç olacağını düşünmüşler.
Andy Warhol'un sahte "Mao"su
Sahte Rembrandt van Rijn, “Saint James the Greater”
Bu sergide yer alan eserlerin tümünün de sahte olduğu FBI tarafından tescil edilmiş olsa da, bazı eserler zamanında neyin orijinal neyin sahte olduğunu belirleyecek ölçütlerin sürekli değişkenlik göstermesi nedeniyle hep tartışmalı olmuş ve belirsizliklerini korumuş –tabii FBI olaya el koyana dek. Burada sergilenen eserlerin hakikatini bilmeseniz, aslında çok daha büyük ve önemli bir müze koleksiyonunun nadide parçaları arasında sayılabilecek başyapıtlarla karşılaşmış hissine kapılabilirsiniz. Oysa karşınızda duranlar yasal birer delil ve aslında her birinin yapılış amacı, koleksiyonerleri, kurumları, uzmanları ve tarihi kandırmak. Öte yandan Amerikalı kavramsal sanatçı ve eleştirmen Jonathan Keats’e göre sahte eserlerin durumu o kadar da basit değil. Keats, geçtiğimiz yıl yayımlanan Forged: Why Fakes Matter adlı kitabında kimi sahtecilerin aslında “meşru” sanat anlayışını sorguladıklarını, kabul gören uygulamaları nasıl ihlal ettiklerini ve sanat dünyası ile piyasasını nasıl karıştırdıklarını anlatıyor. Keats ayrıca dürüstlük, özgünlük ve başarı gibi kavramlara yüklediğimiz anlamların neye göre belirlendiğini sorgulayarak değer biçme ölçütlerimizi de masaya yatırmıştı bu kitapta. Böylesi bir yaklaşım çerçevesinde FBI’ın organize ettiği bu serginin niyeti de sorgulanır cinsten denebilir. Bu sergi için seçilen isim de sanatın pazarlanan bir meta olarak sunumunu alttan alta olumlar nitelikte. Öte yandan serginin küratörü Daniel Small da niyet konusunda kalkan kaşların farkında olacak ki, hazırlıklar süresince birlikte çalıştığı kıdemli bir özel ajanın sanata ve sahte olana bakışını şu sözlerle özetlemiş: “Onların bakış açısına göre bu tamamen lojistikle ilgili bir mesele... Elbette bu serginin amacı FBI’ı da alaya almak değil ama sistemde gerçekten çok tuhaf şeyler dönüyor.” [NÖ]
Sahte Willem de Kooning, “Portrait of Woman”
Ely Sakhai tarafından yapılan sahte Marc Chagall, “La Nappe Mauve”
Kaynaklar:
http://hyperallergic.com/77074/fbi-seized-forgeries-get-a-gallery-retrospective/
http://www.fbi.gov/about-us/investigate/vc_majorthefts/arttheft/art-crime-team
http://fordhamuniversitycentergallery.com/artwork/3226363_Caveat_Emptor_let_the_buyer_beware.html