Documenta İzleyicilerine, Katılımcılarına ve Kültür Emekçilerine Açık Mektup

Aşağıdaki metin, “Atina’dan Ders Almak” başlığıyla bu yıl ilk defa Kassel dışında başka bir kentte daha düzenlenen, ve 8 Nisan-16 Temmuz 2017 tarihli arasında Atina’nın ev sahipliği edeceği Documenta 14 vesilesiyle, Atinalı sanatçılardan oluşan Artists against Evictions/Tahliyelere Karşı Sanatçılar grubu tarafından kaleme alınmıştır. İngilizce metin e-flux dergisindeki yayınından çevrilmiştir. 

 

 

Bütün Documenta İzleyicilerine, Katılımcılarına ve Kültür Emekçilerine,

“Atina’dan Ders Alma” çağrısına icabet edildiği şu günlerde dikkatinizi çekmek istiyoruz. Bizler bu şehirde yaşayan insanlarız ve misafirlerimiz olarak size sesleniyoruz.

İtişe kakışa Atina sokaklarını dolduruyor, bizim ne büyük sıkıntılar yaşadığımız hakkında konuşuyor, adımlarınızla kaldırımlarımızı dövüyorsunuz. Ama bu yetmez. Şimdi herkes için bir alan açmanın zamanı, krizin kültürel arşivini çıkarmanın değil. Şimdi kör tüketimin değil, eyleme geçmenin zamanı. Adımlarınızı ve bakışlarınızı, Atina Belediyesi’nin sizin için sahnelediği şölenden, gölgede bırakılmış ve karartılmış alanlara yöneltmenizi istiyoruz.

Atina’dan ders almak istediğinizi söylüyorsunuz, o zaman gözlerinizi açıp şehre bakın ve sokaklara kulak verin.

İçinizden biri [documenta direktörü Adam Szymczyk] “gayri meşru bedenler” söyleminden yakınıyor. Ama aynı zamanda sessiz kalmakla, bu şehrin otonom birimlerinde yaşayan binlerce bedene barınak olan alanların yok edilmesine destek oluyor. Bu işgalevleri sürekli tehdit altında; her gün şiddet yoluyla tahliye edileceğimiz söyleniyor bize. Sadece temel insani ihtiyaçlarımız değil, dayanışma ağlarımız, özerk alanlarımız ve birleşik kültürel pratiklerimiz de tehdit altında. Bu binalarda sanatçılar ve eylemciler, insan onuru ve özgürlük umuduyla savaşın harap ettiği ülkelerinden gelen binlerce sığınmacıyla birlikte yaşıyor.

Documenta’nın sessizliği kabul edilemez olmakla kalmıyor, bize karşı olan ve binlerce insanı tam da sizin direktörünüzün korumaya çalıştığını iddia ettiği o bedenler için tasarlanmış toplama kamplarına sokan Atina Belediye Başkanı Kaminis’i, Kilise’yi ve hükümet dışı kurumları haklılaştırıyor. Bu şiddet edimi, devlet zoruyla meşru bedenleri gayri meşru bedenlerden ayırıyor, Documenta da şu âna kadar bu konuda sessiz kaldı.

Documenta 14’ün “Bedenler Parlamentosu” başlığını taşıyan hazırlık etkinliklerinde, direnişin seslerinden, trans seslerden, azınlık seslerinden söz edildi. Ne güzel... ama, o sesler biziz: Cinsiyetsizler, göçmenler, çağdaş paryalar, rejimin muhalifleri bizleriz, ve biz buradayız. Sizinle birlikte yürüyoruz, sizinle aynı sokakları arşınlıyoruz, ama siz bizleri görmüyorsunuz – gözleriniz Google haritalarındaki mavi noktalı çizgilere alışmış. Bizi görmemek, bizi es geçmek, bizim ters yönümüze gitmek ve bizden uzak durmak için programlanmış ve yönlendirilmişsiniz; kültürümüz size sansürlenmiş. Aletlerinizin ayarını değiştirmenizi, yolunuzu kaybetmenizi, otomasyonunuzu hack’lemenizi ve kültürel bakış açınızı baştan biçimlendirmenizi istiyoruz sizden.

İndirimli biletlerinizle bindiğiniz bütün o uçakların havaalanımızı doldurmasından önce,[1] bizler burada ağır bazı çatışmalar yaşadık.

Daha üç hafta önce, 13 Mart 2017 günü tan ağarırken, Villa Zografu sosyal merkezi devlet tarafından tahliye edildi. Alkiviadu sığınmacı evine eşzamanlı baskın düzenlenerek 120 sığınmacı tutuklandı ve bu insanlar gecenin bir yarısı soğukta, gidecek evleri olmadan, eşyalarıyla birlikte sokağa salındı. Bu münferit bir zulüm olayı değildi. Geçtiğimiz yaz Selanik’te sığınmacı evleri zorla boşaltılıp buldozerlerle yıkıldı. Lesvos’ta, No Borders ve başka grupların göçmen mutfağı yıkıldı. Bu vahşice tahliyelerin ve tacizlerin hemen ardından Belediye Başkanı Kaminis belediyeye ait binaların göçmenler tarafından işgal edilmesinin “şehri bozduğunu” açıkladı. Aynı Belediye Başkanı, 6 Nisan günü sizinle yan yana dikilip, azametle Documenta basın toplantısına başkanlık etti.

 

Atina Belediye Başkanı Giorgos Kaminis ve Documenta 14 sanat direktörü Adam Szymczyk basın toplantısında

 

Bugün Yunan hükümeti, taban dayanışması kurmaya, kendi kendine örgütlenmeye ve yeni başlangıçlar için alanlar inşa etmeye çalışan herkesi tehdit ediyor. 2000’i aşkın sığınmacı, sanatçılar ve başka insanlarla birlikte bu alanları paylaşıyor ve topluluklar oluşturuyor.

Bu saldırgan temizlik harekâtı durmayacak, 2017 yazına gelene kadar bütün otonom evlerimizi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bunlar bizim kültürümüz, bizim yuvamız, bizim yapılarımız. Atina Belediye Başkanı bunlara “getto” diyor, ama onun gettosu binlerce insanın evi, ve toplumsal ifadeyle etkileşimin alanı.

SİZDEN ÖNCE ATİNA’YI BULMAYA ÇALIŞMANIZI VE ONDAN SONRA BİZDEN DERS ALMANIZI İSTİYORUZ. KÖR KATILIMLA, MAHALLELERİMİZİN FAŞİST GETTOLARA DÖNÜŞTÜRÜLMESİNE, TOPLULUKLARIMIZIN YOK EDİLMESİNE, KENDİ KENDİNE YETEN MİMARİLERİMİZİ İNŞA ETMEYE ÇALIŞIRKEN ELİMİZİ TUTAN PATRİYARKA SİSTEMLERİNE DESTEK OLUYORSUNUZ.

BELEDİYE BAŞKANI’NIN VE DEVLETİN EYLEMLERİNİN ÜZERİNİ ÖRTÜP BUNLARA ÖRTÜK MEŞRUİYET KAZANDIRAN ETKİNLİKLERDEKİ ROLÜNÜZ VE PAYINIZ ÜZERİNE BİR KEZ DAHA DÜŞÜNÜN.

ÇAĞRIMIZA KULAK VERMEDİKÇE, TABAN GİRİŞİMLERİNE KARŞI YÜRÜTÜLEN SAVAŞA GÖZ YUMMUŞ OLACAKSINIZ.

SİZDEN İSTEĞİMİZ, DESTEK VE DAYANIŞMA:

İŞGALEVLERİNİN DEĞİL, KAMPLARIN KAPATILMASI İÇİN,
BÜTÜN İŞGALEVLERİYLE DAYANIŞMA İÇİN,
AB-TÜRKİYE ARASINDAKİ UTANÇ ANLAŞMASINA KARŞI ÇIKMAK İÇİN,
SINIRLARIN AÇILMASI İÇİN.

8 Nisan 2017, “Artists against Evictions”

 


[1] Yunan havayolu şirketi Aegean Airlines, Haziran ayı boyunca Atina-Kassel arası doğrudan uçuş imkânı sağlayarak etkinliğe destek oluyor – ç.n.

documenta