/ Dadanın 100. Yılı / Kolektif Dada Sanatı

29/7/2016 / skopbülten

Dada fotomontajları çokkatmanlıydı; ekseriyetle basılı mecralardan alınma fotoğraf ve yazı fragmanlarının üst üste yapıştırılmasından oluşuyordu. Bir de dadacıların alaycı bir biçimde "düzeltilmiş başyapıtlar" diye adlandırdıkları montajlar vardı ki, bunlar var olan bir eserin röprodüksiyonu üzerine yapılmış müdahalelerden oluşuyordu. Birinci Enternasyonal Dada Fuarı'nın başlı başına bir sanat eseri addedilen kataloğunun kapak sayfası böyle üretilmişti. Üstelik bir değil iki kez 'düzeltilmiş' sayılırdı. Zeminine John Heartfield'in "Evrensel Kentte Öğlen 12.05'te Hayat ve Faaliyet" başlıklı fotomontajı kırmızıyla basılmış, üzerine yazılar eklenmişti. Heartfield, aslı Fuar'da sergilenen fotomontajını da zaten George Grosz'a ait bir çizimi 'düzelterek', üzerine yaptığı eklentilerle üretmişti. Wieland Herzfelde'nin tabiriyle, bu "mükemmel dadaist resim", "ressamı ve hasmı" Heartfield tarafından sonradan imha edilmişti".[1] Dadacılar ne de olsa aynı zamanda anti-dadacıydılar; ürünleri gelip geçiciydi, değiştirilmeye, düzeltilmeye, hatta yok edilmeye müsaitti. Heartfield Fuar'da satışa çıkardığı fotomontajını ortadan kaldırırken, tam da dadacıların kataloğun ön sayfasında ilan ettikleri gibi, "sanat ticaretinin lağvedilmesine" ve sanat eserinin dokunulmazlığı ve kalıcılığı mitinin yıkılmasına katkıda bulunmuştu. Bir zaman Dada'ya katılıp sonra ayrılan Francis Picabia 1923'te yayınlanan bir yazısında kendi hissiyatını anlatırken, dadacılara tercüman olacaktı:

 

Hoşuma giden, icat etmek, hayal kurmak, kendimi her an yeni bir insan kılmak, sonra onu unutmak, her şeyi unutmak. Eserlerimizi ve eserlerimizin anılarını peyderpey ortadan kaldıracak özel bir silgiyle donatılmalıyız. Beynimiz bir karatahtadan ibaret olmalı, ya da beyaz, hatta daha iyisi, bir an için üzerinde kendimizi görüp, iki dakika sonra arkamızı döneceğimiz bir aynadan ibaret olmalı.[2]

 

George Grosz ve John Heartfield, "Leben und Treiben in Universal City um 12 Uhr 5 Mittages" (1919). Heartfield'in fotomontajının zeminini, Grosz'un bir çizimi oluşturuyordu.

 

John Heartfield, Birinci Enternasyonal Dada Fuarı kataloğunun kapak sayfası.

 

John Heartfield, Birinci Enternasyonal Dada Fuarı kataloğunun arka sayfası.

 

İkiye katlanmış gazete kâğıdı formatındaki dört sayfalık kataloğun arka sayfasında Fuar'da sergilenen 174 eserin listesi yer alıyordu. Siyah harflerle basılan listenin üzerine, "Süper-Müzik Dada" diye bilinen Gerhard Preiss'ın "dadaist kukla dansı" yaparken görüntüsüyle, yedi ufak kırmızı bisiklet imgesi monte edilmişti.

İç sayfalarda Herzfelde'nin sunuş yazısıyla, Hausmann'ın sergi eleştirisini hicveden  tek paragraflık metni yer alıyordu. Herzfelde ayrıca sergilenen eserlerin arasından seçtiği 14'ü için yorumlar yazmıştı. Her iki sayfada da Heartfield'le Grosz'un birlikte ürettikleri birer "düzeltilmiş başyapıt" vardı. İlki, "Pablo Picasso: Mutlu Hayat" başlığını taşıyordu. Altında başlıkla birlikte ithaf ve imza vardı: "Dr. Karl Einstein'a İthafla" ve "Grosz-Heartfield tarafından monte edilmiştir". Öteki kenarında "düzeltilmiş Picasso" yazıyordu. İki dadacı, Picasso'nun 1913 tarihli "Bir Genç Kız Başı" adlı kolajının röprodüksiyonu üzerine, başka yazı ve resim fragmanlarının yanı sıra, bir Alman askerinin fotoğrafını monte etmişler, bir de kelebek gözlük iliştirmişlerdi. Asker, açık olarak resmi ithaf ettikleri Karl Einstein'ı anımsatıyordu. Einstein, dadacıların Berlin'de çıkardığı Die Pleite (Züğürt) dergisinin isim babası; gerek orada, gerekse Grosz'la birlikte editörlüğünü yürüttüğü başka bir Dada dergisi, Der blutige Ernst’de (Kanlı Ciddiyet) yazıları yayınlanmış bir eleştirmendi. Komünistti. Rosa Luxemburg'un cenazesindeki altı konuşmacıdan birisiydi. Dadacıların devrime inançlarını, burjuva kültürüne ve sanat piyasasına nefretlerini paylaşıyordu. Bu uğurda çabalarını, mesela Herzfelde'nin yönettiği yayınevi Malik Verlag'ın hiciv dergilerini destekliyordu. Berlinli dadacılarla Einstein'ın anlaşamadıkları nokta, siyasal misyonları içinde sanatın rolüydü. Einstein'a göre sanatın işlevi ne estetik, ne anlatım ve ne de toplumsal eleştiriydi; sanatın işlevi bilişseldi. Sanat, görmeyi biçimlendiriyordu, "bir resme ya da doğaya bakan herhangi birisi, baktığını, o zamana kadar gördüğü sanatın tümünün anısıyla yüklü olarak algılıyordu". Einstein görmenin bir tür diktatörlük olduğunu, sanatsal bakışın insanın öznelliğini yeniden biçimlendirebileceğini düşünüyordu. Doğru yolu gösterenin ise kübizm olduğuna inanıyordu. [3] İşte burada dadacılardan ayrılıyordu. Bir de fotoğraf ve film mecralarının önemini kavrayamamıştı. Einstein'ın Picasso'ya, kübizme ve pentüre düşkünlüğüne ve fotomontaja mesafeli durmasına dadacıların yanıtıydı ona ithaf ettikleri düzeltilmiş ve ele geçirilmiş Picasso.

Kataloğun diğer iç sayfasındaki "düzeltilmiş başyapıt" ise Henri Rousseau'nun 1890 tarihli otoportresinin röprodüksiyonuna Raoul Hausmann'ın yüzü yapıştırılarak üretilmişti. Rousseau gibi Hausmann da elinde bir resim paleti tutuyordu. Ayrıca, resme dantelimsi bir parçayla, Eiffel Kulesi, bir sandalye ve üzerinde "da da" yazan bir bayrak gibi eklentiler yapılmıştı. Dada geleneğince, her iki resim de ortadan yok oldu.

 

Birinci Enternasyonal Dada Fuarı'nın kataloğunun iç sayfası.

 

   

Pablo Picasso'nun kolajı "Tête de Jeune Fille a la Colombe" (1913) ve sağda George Grosz ve John Heartfield'in 'düzeltilmiş Picasso'su "La Vie Heureuse (Dedicated to Dr. Karl Einstein)" (1920).

 

 

Henri Rousseau, "Moi-même, portrait-paysage" (1890) ve sağda George Grosz ve John Heartfield'in 'düzeltilmiş başyapıtı', "Henri Rousseau: Selbstbildnis" (1920).

 

Herzfelde katalogdaki sunuş yazısında, fotoğrafın ve sinemaya özgü teknolojilerle efektlerin giderek pentürü ayrıcalıklı yerinden alaşağı edeceğini öngörüyordu. Fotoğraf, "imal edilen bir nesne" olarak öne çıkıyordu.[4] Ancak Berlinli dadacılar "sanat kültünü" yıkma sürecinde fotoğrafa ve fotomontaja pek de uzun süre bağlı kalmadılar. Fuar'ın hemen ertesinde, 1920 Eylül'ünde "Pentürün Kuralları" başlıklı bir manifesto kaleme alan Grosz, Hausmann, Heartfield ve Rudolf Schlichter, montaj ilkelerini terk ettiklerini açıkladılar.[5] Öteki Dada manifestolarının aksine, bu metinde kışkırtıcı bir dil kullanmadılar. Giorgio de Chirico ve Carlo Carrà'nın resimlerine, perspektife ve stereometriye[6] değindiler. "Pentür, toplumsal saiki olan bir dildir" diyorlardı, "kitlelerin optik izlenimlerini, anlam birliğine yöneltmelidir". Ve ısrarla yineliyorlardı ki, "pentür kolektif bir etkinliktir".[7] Dadacıların "düzeltilmiş Picasso" ile karşılarına aldıkları Karl Einstein da aslında 1919'da benzer görüşler dile getirmişti:

 

Bir sanat eseri eğer toplumsal yeniden yapılanmaya katkıda bulunmuyorsa, tarih öncesine ait, gerici bir züppelikten başka bir şey değildir. Ona anlam verebilecek yegâne şey budur.

Üretenlerin ve tüketenlerin, yalnızca kendini beğenmiş, gayesiz bir heyecanla da olsa payını aldığı kapitalist sanat geleneğinin bizim için ne değeri var? Avrupa'ya özgü sanat eseri bugün bile mülk sahibi sınıflara güvence ve güç hissi sağlamaya yarıyor. Burjuvaya, her değişim arzusunun zararsız bir 'tinsel' çıkış noktası bulabileceği, estetikleştirilmiş uydurma bir başkaldırı imkânı veriyor.

İhtiyacımız olan, kolektif sanat. Yalnızca toplumsal devrim sanatın dönüşümüne imkân verir, yalnızca devrim sanata dayanak sağlar, bir tek o sanatsal değişimin değerini ve sanatçının görevini belirler.[8]

[NAA]

 

 



[1] Wieland Herzfelde'nin katalogdaki yorum notundan aktaran Brigid Doherty, "Introduction to the First International Dada Fair", October, 105, Dada özel sayısı içinde (Yaz 2003) s. 104.

[2] Francis Picabia'nın Ocak 1923'te Littérrature'de yayınlanan "Francis Merci!"deki sözlerini bu bağlam içinde aktaran, Esther Leslie, "Philistines and Art Vandals Get Upset", The Philistine Controversy, der. Dave Beech & John Roberts (Londra & New York: Verso, 2002) s. 208-209.

[3] Charles W. Haxthausen, "Bloody Serious: Two Texts by Carl Einstein", October, 105, Dada özel sayısı içinde (Yaz 2003) s. 114-118.

[4] Brigid Doherty, a.g.e., s. 98.

[5] Bu manifesto zamanında yayınlanmadı, ancak 1989 tarihli bir antolojide basıldı. a.g.e., s. 99.

[6] Bir katı cismin hacmını ölçme bilimi.

[7] Martin Ignatius Gaughan, German Art 1907-1937, Modernism and Modernisation  (Bern: Peter Lang, 2007) s. 163.

[8] Carl Einstein, "On Primitive Art", October, 105, Dada özel sayısı içinde (Yaz 2003) s. 124.