Bienaller, Oligarklar ve Hakikatler

Venedik Bienali’ndeki Ukrayna ulusal pavyonunda bir grup genç sanatçı eserlerini Umut! başlığı altında sergiliyor. Proje, Pinçuk Sanat Merkezi tarafından, Viktor Pinçuk Vakfı desteğiyle gerçekleştirilmiş. Zaten Belçikalı küratörü Björn Geldhof da aynı merkezin sanat direktörü. Sergi, bu iş için tasarlanmış geçici bir cam yapının içinde yer alıyor ve, düzenleyicilerine göre, dünyaya açılan, şeffaf, yeni Ukrayna’nın bir modeli olarak düşünülmüş. Bir yandan Ukrayna’nın geleceği için umutları ifade ederken, bir yandan da ülkenin içinde bulunduğu çatışmaları yansıtan, dolayısıyla, “çelişkiler içeren” bir mekân. Geldhof sanatçıların çatışmaya “eleştirel ve tarafsız bir gözle baktıklarını ve Ukrayna ile derin kişisel bağlarını ve dayanışmalarını yansıttıklarını” söylüyor: “savaş durumuna değinmemek mümkün değildi; öylesi, gerçeklerden kaçış olurdu”.[1] Bahsedilen çatışma, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’yle ortaklık anlaşmasını destekleyenler ile Rusya yanlıları arasında 2013’ten beri süren ihtilaf ve 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından yaşanagelen savaş.

 

Venedik Bienali’nde Ukrayna Ulusal Pavyonu

 

Pinçuk ve Sanat

2007 ve 2009 Venedik Bienalleri’nde de Ukrayna pavyonunun arkasında olan Viktor Pinçuk, Ukrayna’nın ikinci en zengin kişisi; çelik ve medya patronu, eski bir parlamenter ve  şaibeli eski devlet başkanı Leonid Kuçma’nın damadı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından devlete ait işletmeler özelleştirilirken bir anda yaratılan milyarder oligarklardan bir tanesi. Ayyuka çıkan yolsuzlukların ardından, satın aldığı demir-çelik işletmelerinden birisi sonradan yeniden kamulaştırılmış.[2] Haksız kazanç sağlamak ve rüşvet vermekle suçlansa da, bunlardan sıyrılmayı bilmiş. “Yeni Zenginler İtibar Satın Alabilir mi? Ukraynalı Bir Oligark Deniyor” başlıklı bir makale yayınlayan New York Times’a göre, “zaman gelir, bir oligarkın hayatında para harcamak para kazanmaktan daha önemli olur”; işte Pinçuk da karanlık servetini kullanarak kurduğu uluslararası ilişkiler ağı sayesinde dünyada etkin bir kişilik olarak ‘itibar’ kazanmış. Ona kalırsa, yaptıklarının kendi imajıyla ilgisi yok, ülkesinin inşasına katkıda bulunmaya çalışıyor.[3]

Muhalif bir gazeteciyi öldürtmek dahil, yolsuzlukları ve skandalları 2004’te Turuncu Devrim’e yol açan Kuçma’nın iktidardan düşmesinin ardından ticari faaliyetleri sekteye uğrayan Pinçuk, sanata yönelerek bir halkla ilişkiler başarısına imza atıyor. Murakami, Koons, Hirst gibi medyatik sanatçıların işlerine para dökerek bir koleksiyon oluşturmaya başlıyor. Alışkın olduğu üzere, yine kimi dalavereler çevirerek 2006’da Pinçuk Sanat Merkezi’ni açıyor; dünyada en yüksek meblağlı sanat ödüllerden birisi olan “Pinçuk Gelecek Nesil Sanat Ödülü”nü başlatıyor. Böylelikle, Batı sanatının haritasında Kiev’e bir yer açmaya çabalayan, sanatsever ve hayırsever bir kişilik haline geliyor.[4]

 

Takashi Murakami, Damien Hirst, Viktor Pinçuk, Andreas Gurski ve Jeff Koons

 

Serveti Rusya’yla ticarete dayanan Pinçuk, her ne kadar Kırım konusu hariç Rusya karşıtı görünmekten özenle kaçınsa ve “Rusya olmadan Ukrayna başarılı olamaz” dese de, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne girmesi için çalışıyor.[5] Washington’da ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’ndeki bazı programları finanse ediyor. Bill Clinton’ın vakfının en büyük bağışçılarından biri. Clinton, George W. Bush, Tony Blair gibilerini Yalta’da on yıldır düzenlediği küresel konferanslarda konuşma yapmaya;[6] Paul McCartney’yi Kiev’de konser vermeye davet ediyor. Clinton’ın 60., Bush’un 80. doğum günü partilerine katılıyor. Özel jetinin rengine Damien Hirst karar veriyor. Blair’in Ukrayna’da kurduğu eğitim vakfı Pinçuk’tan külliyetli miktarda bağış alıyor. Blair’e göre Pinçuk “parmak ısırtan, dünya çapında bir ilişkiler ağı kurdu”. Pinçuk bir yandan siyaset güdüyor, bir yandan da dünyanın her yanından şöhretlerle kitsch partiler düzenliyor. Mesela vejetaryen Paul McCartney’ye hoşluk olsun diye, konserinin ardından kendi evinin Japon bahçesinde verdiği davete taze sebzeleri enstrüman olarak kullanan Viyana Sebze Orkestrası’nı getirtiyor. Davete katılanlar arasında Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın devlet başkanlarından Amerikan büyükelçisine, Damien Hirst’ten sanat taciri Jay Jopling’e, yok yok.[7] Pinçuk, savaş, yüksek enflasyon, AIDS ve yolsuzluk pençesinde kıvranan Ukrayna’nın ‘özgürlüğü’ için çalışıyor.[8]

 

Pinçuk, Soros ve ‘Yeni Dünya Düzeni’

Bu ilişkiler ağı içinde Pinçuk’un en önde gelen destekçisi ise, eskiden beri rehberi olarak gördüğü George Soros. Pinçuk için “aydınlanmış bir kapitalist gibi davranıyor ve dünyanın o bölgesinde öylesi pek yok” diyen Soros’un Ukrayna’ya ilgisi ise çok eskilere, Kuçma’nın iktidara geldiği 1994’e gidiyor.[9] Daha o yıllarda ekonomik reformlar için Kuçma’ya bir dizi uluslararası danışman sağlayan Soros, 1996 sonlarında toplu özelleştirmelerin gerçekleşmesinde de etkili oluyor.[10] Bu sayede yaratılan oligarklar, o gün bu gündür Ukrayna’nın egemenleri. Soros bir yandan da Ukrayna’nın daha ‘açık’ ve ‘demokratik'  bir topluma dönüştürülmesi ve Avrupa Birliği’ne entegrasyonu için kendi kurduğu ve finanse ettiği International Renaissance Foundation (Uluslararası Rönesans Vakfı) ile çeşitli Açık Toplum enstitüleri ve vakıfları aracılığıyla sivil toplum örgütlerine para döküyor. Soros’un dolarları, parası kıt Ukrayna’da muhaliflerin aklını çelip onları kendi kampında biraraya getirecek denli etkili oluyor. Ama Ukrayna’daki etkinliği bunlarla sınırlı değil. 154 ülkede 500’e yakın üye gazeteyi kapsayan ve 300 milyon kişiye ulaşan Project Syndicate[11] dahil, devasa medya ağı ve propaganda aygıtıyla; ayrıca, devlet başkanlarını, başbakanları, parlamenterleri, merkez bankaları yöneticilerini, medya patronlarını, Wall Street kodamanlarını içeren kişisel ilişkileri yoluyla küresel kanaat oluşumu üzerinde müthiş etkili. Bir yıl kadar önce Project Syndicate için yazdığı ve yüzlerce gazete ve internet sitesinde yayınlanan yazısında Avrupa Birliği ile IMF’nin biraraya gelip Ukrayna için yeni bir Marshall Planı başlatmaları gerektiğini söyledi. Bunun anlamı, Avrupalı ve Amerikalı vergi mükelleflerinden, Ukrayna’nın küreselleşmeci politikacılarına ve örgütlerine para aktarılmasıydı. Bir de Ukrayna’nın çok ihtiyacı olan yönetim deneyiminin sağlanması.[12] Ne de olsa Soros, işlerin mahir yönetici erbabına bırakılması konusunda ısrarlı; merkezi, planlama ve denetimin yeryüzündeki başta gelen savunucularından. Dolayısıyla başta Dünya Bankası ve IMF olmak üzere, küresel nüfus denetiminden Dünya Ticaret Örgütü’ne, her türlü uluslararası girişimin destekçisi. Amaç, ulusal egemenliklerin yıkılıp her şeye kadir dünya yönetimi kurulması.[13] “Tek dünya” amacı peşinde koşanların “kulübü” Council on Foreign Relations’da olduğu gibi, Amerikan-Ukrayna Danışma Komitesi’nde Soros’la birlikte çalışanların arasında Henry Kissinger ve Zbigniew Brzezinski gibi ‘imparatorluk’ projesinin ağır topları var.

 

Pinçuk ve Soros 2007’deki Venedik Bienali’nde

 

Oysa Ukraynalıların büyük çoğunluğu IMF’ye borçlanmaktan haklı olarak ürküyor. Önlerinde eski Yugoslavya deneyimi var. Avrupa Birliği ya da Kremlin’in başını çektiği Gümrük Birliği arasında tercih yapmaya zorlanmak istemiyorlar. Çünkü Ukrayna, Rus gazını Avrupa’ya ulaştıran devasa boru hatlarıyla ayakta duruyor; çoğu Ukraynalı da ülkeleri bağımsız ve barışcı bir konumda kalsın istiyor. Sadece böyle düşünen Ukraynalıları değil, dünya kamuoyunu etkilemek için Soros’la Pinçuk’un birlikte finanse ettikleri önemli bir girişim, Ukrayna Kriz Medya Merkezi. Ukraynalı halkla ilişkiler şirketleriyle gazetecilerden oluşan girişim, Putin’in medya karteline karşı propagandayı amaçlıyor. “Batı’nın Ukrayna’dan aldığı ‘bağımsız haber’lerin çoğu bu merkezden geliyor, yani Pinçuk-Soros onaylı propaganda”.[14]

Soros ile Pinçuk’un bir başka ortak noktası ise tarihin en köklü ve en varlıklı finans baronları olan Rothschild’lerle bağlantıları. 2011’de Baron Rothschild’in danışmanı, Soros’un inanılmaz bir servete dönüştüreceği fonlarının kaynağını Rothschild’in sağladığını açıklamıştı. Pinçuk’un Yalta Avrupa Stratejisi (YES) programının ve çelik şirketlerinin yönetim kurullarında da Rothschild’lerin eski direktörü var. Gerek Pinçuk, gerek Soros, gerekse Rothschild’ler Rus oligarklarla da işbirliği yapıyorlar. Yalta konferanslarına zaman zaman onlar da katılıyor. Rusya’nın en büyük özel bankası, bir YES sponsoru. Putin yanlısı siyasetçiler ve milyarderler de bu ağın içindeler. Zaten Soros Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne katılması sürecine Rusya’nın da katkıda bulunmasını ve buna Merkel’in aracılık etmesini öneriyor. Project Syndicate’da yayınlanan makalesinde Soros “Almanya başı çekmeli” diyordu, “Şansölye Merkel Başkan Putin’e elini uzatmalı ve Ukrayna rönesansına Rusya’nın ortak olmasını sağlamalı”.[15] Soros’un tabiriyle “yeni dünya düzeni” böyle. Yönetici seçkinler söz konusu olduğunda Rusya, Çin, Avrupa Birliği ya da ABD arasında pek fark yok.

“Dünyaya açılan, şeffaf, yeni Ukrayna”yı temsil eden Venedik Bienali’ndeki Ukrayna ulusal pavyonunun gerisine bakınca görülenler bunlar.

 



[2] 2004’te Pinçuk’un Ukrayna’nın en zengini Ahmedof ile birlikte 800 milyon dolara satın aldığı çelik fabrikası, iktidar değişince “hırsızlık” olarak nitelenip geri alındı ve televizyonda canlı yayınlanan bir ihaleyle yeniden özelleştirildi. Bu kez satış değeri 4,8 milyar dolara ulaştı.

[3] Landon Thomas Jr., “Can the New Rich Buy Respect? One Ukranian Oligarch Is Trying”, http://www.nytimes.com/2008/08/08/business/worldbusiness/08oligarch.html?pagewanted=all&_r=0 (erişim: 27 Mayıs 2015).

[6] Bill Clinton’ın Pinçuk’un davetiyle Yalta’da konferansı sırasında, Pinçuk’un muhalif bir gazeteciyi öldürtmekle suçlanan kayınpederi Kuçma ile kucaklaşmış olması, aldığı bağışlar karşılığında kirli isimlerin aklanmasına çabalaması, şimdi Hillary Clinton’ı zora sokuyor. Pinçuk, Clinton’ların vakfına beş milyon dolar bağışlamış. Ancak elde ettiği haksız kazanç 500 milyon mertebesinde olduğu için, harcadığı bu miktarların esamisi okunmuyor. Michelle Malkin, Culture of Corruption: Obama and His Team of Tax Cheats, Crooks, and Cronies (Washington DC: Regnery, 2009) s. 259-60.

[7] Landon Thomas Jr., “Can the New Rich Buy Respect?”

[8] A.g.e.

[9] A.g.e.

[10] Anders Åslund, How Ukraine Became a Market Economy and Democracy (Washington DC: Peter G. Peterson Institute, 2009), s. 60. Kitabın yazarı Åslund, bu danışmanlardan bir tanesi ve Soros’un kendisine “sen gereğini yap, ben öderim” dediğini; otel odasındaki bu görüşmeden üç gün sonra IMF görevlilerinin Ukrayna’ya geldiğini anlatıyor. Kitabın yazarı Åslund gibi, Pinçuk ve Soros da yayıncı Peter G. Peterson Institute for International Economics’in içinde yer alıyor.

[11] http://www.project-syndicate.org/about (erişim: 31 Mayıs 2015).

[13] A.g.e.

[14] A.g.e.

[15] A.g.e.

Soros, bienal, oligarklar, Viktor Pinçuk, Takashi Murakami, sanat hamileri, Jeff Koons, Damien Hirst