Tülün Değirmenci: "İktidar Oyunları ve Resimli Kitaplar - II. Osman Devrinde Değişen Güç Simgeleri"

7/6/2012 / skopduyuru

 

 

 

“İktidar Oyunları ve Resimli Kitaplar” gerek Osmanlı resim sanatı, gerek bu bağlamda ortaya çıkan şehnameler ve bu eserlerin siyasal ikonografisi, gerekse Osmanlı sarayında hamilik düzeni ve sanat icra etmenin örgütlenmesi konusunda nadir bir çalışma. Ayrıca sanat tarihini genellikle “Batılılaşma” ve formalizmle çerçeveleyen geçerli tezlerin ötesinde düşünmek için çekici bir kaynak. “Giriş” bölümünden alıntılanan aşağıdaki pasajlar, kitabın kapsamını ve yazarın “zaviyesini” tanıtıyor:

“Umberto Eco, Somon Balığıyla Yolculuk adlı kitabında, günümüz dünyasında insanların medyadan tanıdığı, yani imgesiyle bildiği kişileri gerçek yaşamda gördüklerinde, elle işaret ederek yahut da onların duyabileceği şekilde konuşarak bireylerin gerçekliğini yok saydıklarını, onları imge yerine koyduklarını mizahi bir dille anlatır. Bu kitabın konusu olan resimler de tıpkı Eco’nun sözünü ettiği ünlülere benzerler. Bizler de 21. yüzyıldan bakan izleyiciler olarak bu resimler hakkında ‘uluorta’ konuşuruz. Tasvir edilen kişilerin gerçekten yaşamış, var olmuş bireyler olduğunu unutuveririz. İslam resim sanatı kendine özgü anlatım diliyle bu algılamadan nasibini fazlasıyla alır. Batılı bir görsel dünyayla terbiye edilmiş göze ‘gerçekçi’ gelmeyen minyatürler çoğu zaman kitapları süsleyen renkli desenlerden öteye gidemezler. Osmanlı sultanı II. Osman devrinde (sal. 1618-1622) üretilmiş bir grup resimli elyazmasını konu alan bu kitap, tasvirlerdeki bireyleri sadece imge olmaktan çıkarma ve resimli kitapları çağının birer görgü tanığına dönüştürme denemesidir.”

 

 

Meddah Medhî, II. Osman’ın huzurunda, Medhî, Şehnâme-i Türkî

 

“Bu kitabın temel amaçlarından biri, 17. yüzyıl başında Osmanlı sarayında gelişen yeni güç dengeleri ve ilişkiler ağında resimli kitapların oynadıkları rolü ve bu role paralel olarak değişen içerik ve resim programlarını, bu programa sultanın ve diğer saraylıların katkısını irdelemekti. Bu amaçla, 1618-1622 yılları arasında II. Osman’ın sarayında hazırlanmış resimli kitaplar ‘örnekleme alanı’ olarak seçildi. Bu seçimin başlıca nedeni, II. Osman’ın dört yıl süren kısa saltanat devrinin Osmanlı resim sanatının özgün örneklerinin üretildiği bir dönem olmasıydı. Bu özgünlük eserlerin niceliğinden çok çeşitliliğinden ve tüm bu çeşitliliğe rağmen birleştirdikleri kimi ortaklıklardan kaynaklanır.”

[…]

“Resimli kitapların içinden çıktıkları ortamla ilişkisini anlamak için resimlerin ve metinlerin çok yönlü ‘okunmaları’ gereklidir. Bu tür bir yöntem için, resmedilen bireylerin dünyasıyla tasvirler arasındaki ilişkiyi yeniden kurgulamak, resimlerdeki figürleri sadece birer resim olmaktan çıkararak ete ve kana büründürmek gerekir. […] Resimli kitapları ancak bu tür bir yaklaşım ve analiz sonunda tek başına edebi bir beğeni veya resim sanatına merakın ürünleri olmaktan çıkararak, bu eserlerin üretildikleri tarihi bağlam içindeki anlamlarına yaklaşabiliriz. Bu tür bir çalışmanın yapılabilmesi ise disiplinlerarası bir yöntemi zorunlu kılar. Resimleri çözümlemek üzere tek başına tasvirlere eşlik eden metni okumak, sadece ‘görünürde’ olanı anlamaya yettiğinden, imgenin ardındaki anlamları daha geniş bir biçimde çözümlemek için devrin diğer yazın ürünleri, özellikle de tarih metinleri, en az resimli kitapların kendileri kadar önem kazanır. Bu nedenle de bu çalışmada, irdelenen resimli kitapları yaptıran hamilerin ve kitaplarda portreleriyle karşımıza çıkan saraylıların Osmanlı sarayındaki kariyerleri, kurdukları ve içinde bulundukları ilişki ağları ve politik tavırları ortaya konularak görünen imgenin ardındaki ‘gizli’ mesajlar çözülmeye çalışıldı. Bu tür bir okuma için seçilen dönemin, yani II. Osman devrinin, dört yıl gibi kısa bir süre olması, hamilerin ve tasvirlerdeki bireylerin öykülerini detaylı bir şekilde irdelemeyi kolaylaştırdı. Ancak, kitapta irdelenen her bir resimli elyazmasının üretim süreci ve bu sürece katılan saraylıların Osmanlı intisap sistemi içindeki farklılaşan rolleri, bu eserlerin tarihi bağlamları içinde ‘doğru’ okunabilmesi için farklı yöntemlerin kullanılmasını kaçınılmaz hale getirdi. Bu nedenle, her kitabın irdelenmesinde kullanılacak yöntemi, eserin içinde üretildiği ortamın özel koşulları belirledi.” [ZB]

 

KitapYayınevi, Tarih ve Coğrafya Dizisi, 2012.