Şehir Hakkı

22/4/2016 / skopduyuru

 

 

İnsanlık tarihinde ilk kez şehirlerde yaşayanların sayısı kırsal kesimde yaşayanları katbekat geride bırakırken, şehirlerdeki mücadele ve sorunlar da dünya tarihinde görülmemiş ölçüde öne çıkmıştır. Henri Lefebvre’in Şehir Hakkı da yayımlandığı 1968’den bu yana giderek öne çıkan bir mücadelenin temel sloganına ve fikrine dönüşmüştür. 

Derinlikli çalışmasının bu birinci kitabında, kent adı altında oluşan yeni gerçekliğin sanayi şehrinin sonu, çeperler ve banliyöler halinde parçalanması anlamına geldiğini gösteren Lefebvre, şehir mekânının kapitalist üretimini kullanım değerinden ziyade mübadele değerinin belirlediğini, dolayısıyla sermaye ve mülk sahibi olmayan, mekânların mübadele değeri üzerinden kâr sağlayamayan sınıfların şehir üzerinde söz hakkını yitirdiğini de ortaya koyar.

Şehri yeniden üreten siyasi ve iktisadi süreçlere kolektif müdahalelerle şehir hakkının şehirli mülksüzlerce yeniden ele geçirilmesi gibi temel bir politik mücadele ekseninin doğmuş olduğu günümüzde, yaşam alanlarına sahip çıkma mücadelesi veren dünya halklarının temel sloganına dönüşmüş “adil ve yaşanılası bir kent hakkı” antikapitalist mücadelenin ana eksenlerinden biri haline gelmiştir. Bu mücadeleyle doğrudan ya da dolaylı ilişkide bulunan herkesin, siyasetten sosyolojiye, sanattan felsefeye ve bilime dek her alanın düşünür ve aktivistlerinin dönüp dolaşıp geleceği referans metinlerden biri olmuştur Şehir Hakkı.

Düşünce tarihinde şehir algısını değiştirmiş, yeni bir bilinçlenme yaratmış öncü düşünürlerden biri olarak yerini alan Lefebvre’in bu esinleyici ve kurucu metni, şehir hakkı, kentsel yaşam hakkı, yeni bir hümanizma ve demokrasi tasarımlarının odağında yer almayı hak eden temel bir eser. [tanıtım metninden]

 

Henri Lefebvre, Şehir Hakkı, çev. Işık Ergüden, Sel Yayıncılık 2016