Architecture and the Late Ottoman Historical Imaginary

4/6/2016 / skopduyuru

 

 

Avrupa eklektizmi Batı sanat tarihinde eleştirel ve deneysel bir dönem olarak incelendiyse de, 19. yüzyıldaki geniş stil yelpazesini kullanarak “Osmanlı Rönesansı” adını verdikleri ihyacı/oryantalist bir programa girişen geç dönem Osmanlı mimarlarının tarihselci arayışları üzerine derinlemesine bir araştırma yapılmadı. Ahmet Ersoy’un kitabı, hareketin manifestosu sayılan bir metin –Usul-i Mi’mari-i ‘Osmani (1873)– üzerinden, bu gecikmiş “rönesans”ın altında yatan karmaşık tarihselci söylemi inceliyor. Yerleraşırı ve disiplinlerarası bir kapsama sahip olan çalışma, Osmanlı yazarlarının, sanat tarihindeki ana-akım ile, yerelliğe ve kendini doğululaştırmaya dayalı kendi estetikleri arasında denge kurmaya çalışırken ortaya koydukları yaratıcı yöntemleri keşfe çıkıyor. Ersoy’un incelemesi, oryantalizmin tam da ona maruz kalanlar –modern dünyanın kendi kendini yaratmış “Doğuluları”– tarafından, hem bir sahicilik göstergesi olarak hem de kültürel farklılığın her bağlamda ayırt edilebilecek imgelerini yansıtmaya yarayan stratejik bir estetik araç olarak nasıl sahiplenildiğini gösteriyor. Batı dışındaki oryantalizmlere ikincil önem atfeden yaklaşımı reddeden çalışma, kültürel temsil incelemelerinde Said’den sonra yaşanan yeni gelişmelere katkıda bulunuyor; oryantalizm alanını kutuplara dayalı olmaktan çıkarıp, çoğuldeğerli bir söylem olarak taşıdığı kültürlerarası imkânları açığa çıkarıyor. [kitabın tanıtımından çevrildi]

Kitabın “Sunuş” bölümü için bkz. Architecture and the Late Ottoman Historical Imaginary

Ahmet Ersoy, Architecture and the Late Ottoman Historical Imaginary: Reconfiguring the Architectural Past in a Modernizing Empire, Ashgate Publishing 2015